Âl-i imrân sûresinin ondördüncü ve onbeşinci âyetlerinde de meâlen: (Kadınlardan, kantarlarla altın ve gümüşden ve en güzel atlardan, davarlardan, [sığırlardan, develerden] ve ekinden yana olan nefsin arzûlarına muhabbet, insanlar için tezyîn olundu [süslendi]. Bunlar ise, dünyâ hayâtının geçici menfeatleridir ve insanın en son gideceği yer, Allahü teâlânın indindedir. Ey Resûlüm, mü’minlere de ki: Bu dünyâ zînetlerinden dahâ hayrlısını size haber vereyim mi? O dünyâ zînetlerinden hazer edenler için Rableri katında, ağaçları altında [önünde] ırmaklar akan Cennetler vardır. Bunlar, orada devâmlı kalacaklardır. Orada her aybdan uzak, tertemiz zevceler ve en büyük ni’met olan Allahü teâlânın rızâsı vardır. Allahü teâlâ kullarının hâllerini ve yapdıklarını hakkı ile görücüdür) buyurulmuşdur.
Nebe’ sûresinin onbirinci âyetinde meâlen: (Gündüzü kazanç zemânı kıldık [Tâ ki gündüzleri hayâtınızda, yaşamanızda lâzım olan şeyleri kazanasınız.]) buyurulmuşdur.
A’râf sûresinin onuncu âyetinde ise meâlen: (Sizi yeryüzünde yerleşdirdik ve sizin için orada pek çok ma’îşet [geçim] vâsıtaları hâzırladık. [Zirâat, ticâret ve çalışmakla yaşamanız için lâzım olan rızklar yaratdık.] Size verilen ni’metlere az şükr ediyorsunuz)buyurulmuşdur.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (İnsanın yidiklerinin en hayrlısı, iyisi, bileği ile kazanıp yidiğidir. Allahü teâlânın Peygamberi Dâvüd “aleyhisselâm” elinin emeği ile kazanıp yirdi.)
(Hayrlı yerlere sarf eden sâlih kimse için, halâlden kazanılmış mal ne güzel maldır.)
(Doğru olan tüccâr kıyâmet günü sıddîklarla ve şehîdlerle berâber haşr olunur.)
(Alış-verişde kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ her işinde kolaylık gösterir.)
Ve yine, (Alış-verişde kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ merhamet eylesin) buyurdu.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir sabâh, Eshâbı ile konuşurken, kuvvetli bir genç, erkenden dükkânına doğru geçdi. Ba’zıları, erkenden dünyâlık kazanmağa gideceğine, buraya gelip, birkaç şey öğrenseydi iyi olurdu deyince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtâc olmamak ve ana, baba, çoluk-çocuğunu da muhtâc etmemek için gidiyorsa, her adımı ibâdetdir. Eğer, herkese öğünmek, keyf sürmek niyyetinde ise, şeytânla berâberdir) buyurdu.