369

Protestanların hâmîsi olan İngiliz kraliçesi Elizabeth, esîr ticâretini meşru’ sayarak teşvîk etdi. Fransa kralı Onuncu Lui, bunu iyice yaymışdı. Fekat, 1194 [m. 1780] senesinde Amerikada Pansilvanya ehâlîsi, bunun yasaklanmasına çalışdı. Bundan oniki sene sonra Danimarka, ondan sonra 1807, 1811 ve 1823 senelerindeki tenbihnâmeler ile İngiltere ve 1814 ve 1818 târîhlerinde Fransa ve 1841 de Prusya ve Rusya devletleri esîr ticâretini yasakladılar. Ancak, bunları satanlar hıristiyan tüccârlar olduğu gibi, alanlar da hıristiyan olduğundan, zevâllı zencîler bunların ellerine düşdükleri zemân, evvelâ vaftîz edilerek hıristiyan yapılıyordu. Dahâ sonra gece-gündüz, yaz ve kış çeşid çeşid sefâletler içinde çalışıp, efendilerine para kazandırmak için tarlalara, çiftliklere ve ma’denlere gönderiliyorlardı. 1860 târîhinde şimâl ve cenûb Amerika devletleri arasında başlıyan harb ve çarpışmalar, bu esîrlik mes’elesi yüzünden meydâna gelmişdir. Bununla berâber, Amerika kıt’asında yüzbinlerce zencî alınıp satılmakda ve nice hıristiyanlar, onların yüzünden milyonlarca dolar kazanmakdadırlar. Şimdi kölelik denilince, bütün Avrupalılar, Amerikadaki zillet ve sefâlet içerisinde olan zencîleri düşünerek, nefret ederler. [Hâlbuki, bu zevallıların sefâletini hâzırlıyan, onlara akl almaz işkenceler yapanlar hep hıristiyanlardır.]

Avrupalılar islâm memleketlerinde yasaklanmasını istedikleri köleliği, kendi memleketlerinde ve Amerikadaki kölelik gibi zan ederler. Hâlbuki, müslimânlar arasında olan esâretin hürriyyetden farkı, sâdece belli bir bedel ile, bir elden diğer bir ele nakl olunmakdan ibâretdir. Esîrler ücretli bir işçiden fazla, hiç bir hizmetde bulunmazlar. Esîrlerin islâmiyyetde çekdikleri zahmet, yalnız terbiye, ilm tahsîli ve edeblenme husûslarındadır. İslâm devletinde, harbde alınan esîrler, aslâ öldürülmez. Harb meydânında dahî, aç ve susuz bırakılmaz. Harbden sonra, gâzî müslimânlara, ganîmet malları taksîm edilirken, köle ve câriyeler de, bunlara dağıtılır. Harbden sonra, gâzîler köle ve câriyelerini, yâ kendileri hizmetci olarak kullanırlar, yâhud başkalarına satarlar. Görülüyor ki, islâmiyyetde köleler, hıristiyanların Afrikadan ve Asyadan gizlice veyâ zorla kaçırdıkları hür insanlar ve bunların çocukları değildir. Hür insanı kaçırmak, bunları köle olarak satmak, islâmiyyetde büyük günâhdır. İslâm devletinde, köleler ilmde ve siyâsetde, en yüksek makâmlara kavuşmuşlar, hattâ sadrazam dahî olmuşlardır. Osmânlı memleketlerinin büyük sülâlelerinde, sultân hanımların çoğu esîrlerden idi. Kölesini kendine dâmâd yapmış ve câriyesini nikâh ile kendine zevce edip, mal ve mülküne vâris kılmış, binlerce müslimân vardır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.