İslâmiyetin yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs ve evliyâlık derecelerinde yükselmiş, ayrıca lâzım olduğu kadar zamanın fen ve edebiyat ilimlerinde de yetişmiş zât. Âlim kelimesinin mübâlağalı ismi fâilidir. (Bkz. Âlim)
Allâme Molla Fenârîler, Molla Hüsrevler, Hayâlîler, Gelenbevîler, İbn-i Kemâller, Ebüssüûdlar, Birgivîler, İbn-i Âbidînler, Abdülganî Nablüsîler, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdîler, Abdülhakîm-i Arvâsîler, Mustafa Sabri Efendiler ve daha nice fıkıh ve kelâm âlimleri, hattatlar, Mîmâr Sinanlar, Sokullular, Köprülüler hep Osmanlı Devletinde yetişmiş ve yüzbinlerce ilim kitapları her vilâyetteki millî kütüphâneleri doldurmuştur. (Fâideli Bilgiler)
Allâme İmâm-ı Birgivî buyuruyor ki:
Zevk ve safâ sürmek için çok yaşamağı istemek Tûl-i emel (uzun emel) olur. İbâdet yapmak için çok yaşamayı istemek tûl-i emel olmaz. Tûl-i emel sâhipleri, ibâdetleri vaktinde yapmazlar, sonra tövbe ederim diyerek tövbeyi terk ederler, kalbleri katı olur, ölümü hatırlamazlar, va’z ve nasîhat kendilerine fayda vermez. Dünyâlık toplamaya çok hırslı olurlar, âhireti unuturlar.
Kibirli olmak, Allahü teâlâyı unutmanın alâmetidir.
« Lügât'a Git