ganî

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hiçbir zamanda, hiçbir mekânda, hiçbir hâlde, hiçbir şeye muhtâc olmayan. Allahü teâlâya, hiçbir şekilde başkasına muhtaç olmayan mânâsına Ganiy-yi mutlak da denir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
O’na bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti (Kâbe-i muazzamayı) hac (ve ziyâret) etmesi, Allahü teâlânın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse, şüphesiz ki Allahü teâlâ âlemlerden ganîdir. (Âl-i imrân sûresi: 97)
Rabbin herşeyden ganîdir ve rahmet sâhibidir. Eğer dilerse (ey müşrikler) sizi giderir (ortadan kaldırır), arkanızdan da yerinize dileyeceğini getirir. Nitekim sizi de başka başka bir kavmin neslinden peydâ etmiştir. (En’âm sûresi: 133)
Ey benim kullarım! Şüphesiz siz bana hiçbir zarar veremezsiniz ve bana hiçbir fayda sağlayamazsınız. Ben bunlardan münezzeh ve berîyim. Ben, ganîy-yi mutlakım siz de fakîr-i mutlaksınız, mutlak muhtaçsınız. (Hadîs-i kudsî, Hilyet-ül-Evliyâ)
Allahü teâlâ ganîdir. İnsanlara acıdığı için, onlara ihsânı olarak emir ve yasaklarını bildirmiştir. Emirlerin ve yasakların faydaları insanlaradır. Allahü teâlâya faydası yoktur. Allahü teâlânın bunlara ihtiyâcı yoktur. Allahü teâlâ Ganiy-yi mutlaktır. Ne kendine, ne sıfatlarına, ne de fiillerine hiçbir sûretle, hiçbir şey lâzım değildir. (Ahmed Fârûkî)
Hastalık veya bir musîbet geldiğinde el-Ganîyyü ism-i şerîfi okunduğunda, Allahü teâlâ âfiyet verir ve o belâdan muhâfaza eder. (Yûsuf Nebhânî)
« Lügât'a Git