MUHAMMED HÂŞİM-İ KEŞMÎ

“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Asyada Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Seyyid Muhammed Nu’mân hazretlerinin huzûrunda tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde yetişip, Seyyid hazretlerinin işâreti ile, [1031] senesinde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. İmâm-ı Rabbânî iki sene askerde kaldığı zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına kavuşdu. Hâşim-i Keşmî diyor ki, seyyidim Muhammed Nu’mân buyurdu ki, Burhânpur şehrinin câmi’inde Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesi ile rü’yâda gördüm. Beni görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karşı buyurdu ki, (Şeyh Ahmedin kabûl etdiği kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz. Şeyh Ahmedin red etdiği kimseyi, biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu sözü işitince, İmâm-ı Rabbânînin makbûllerinden olduğum için, Cenâb-ı Hakka şükr eyledim.

Hâşim-i Keşmî, hazerde ve seferde, İmâm-ı Rabbânînin meclis-i şerîfinde bulunmakla şereflendi. Binotuzüç senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamağa başladı. 1040 da temâm oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tül-makâmât) ismlerini verdiği kitâbı yazarak, bu se’âdet güneşinin ve üstâdlarından ve talebesinden meşhûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlığa duyurdu. (Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmışdır. İstanbulda (Murâd molla) kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye) adı ile, el yazması mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde Hindistânın Rampur ve Lüknov şehrlerinde basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda ikincisi ofset yolu ile tekrâr basılmışdır. İkinci cildin altmışbeşinci mektûbu buna yazılmışdır. 1054 [m. 1645] de Burhânpur şehrinde vefât etdi. Muhammed Hâşim sâhib cân başkadır.

905, 924, 926, 927, 929, 1111, 1121.

« Lügât'a Git