san’at

Ustalıkla, hünerle yapılan iş.
En iyi ticâret bezzâzlıktır, yâni kumaş satmaktır. En iyi san’at, terziliktir. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Allahü teâlâ, fende ilerleyen, san’at sâhibi olan kulunu elbette sever. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Adî ve Münâvî)
En üstün helâl kazanma yolu, silâhla ve kalemle cihâddır. İkinci derecede ticâret, üçüncüsü zirâat, dördüncüsü san’attır. (Muhammed Rebhâmî)
Bütün san’atlar, farz-ı kifâyedir. Bunu düşünerek, bir san’ata yapışmak ibâdet etmek olur. Kim olursa olsun her san’atı öğrenmek ve hele harb vâsıtalarını en modern, en ileri şekilde yapmağa çalışmak farzdır. (İmâm-ı Gazâlî)
İnsanoğlunun bir san’atı öğrenmeğe ihtiyâcı vardır. Bunun için de, araştırmak, düşünmek, tedkîk etmek, çalışmak lâzımdır. Fen ve san’at, insanlığa, yaratılış îcâbı lâzımdır. (Ali bin Emrullah)
Bir insanın, her san’atı öğrenmesi mümkün değildir. Her bir san’atı muayyen (belirli) kimseler öğrenir, yapar. Herkes, kendine lâzım olan şeyi, bu san’at sâhibinden alır. Bu san’at sâhibi de, kendine lâzım olan başka bir şeyi, onu yapan diğer san’at sâhibinden alır. Böylece insanlar, birbirlerinin ihtiyâçlarını te’min eder. Bunun için, insan yalnız yaşayamaz. Bir arada yaşamaya mecbûrdurlar. (S. Abdülhakîm Arvâsî)
« Lügât'a Git