Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

• Uhud savaşında, islâm ordusunun zor ânlar yaşadığı sırada, müşriklerden Übeyy bin Halef bir ata binmiş, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” doğru sürüyordu ve bugün eğer sen sağ kalırsan, ben sağ kalmayayım diye hücûm ediyordu. Resûlullah, Hâris bin Sameh ve Süheyl bin Hanîfin arasında siperlenmişdi. Übeyy bin Halef bir hamle yapdı. Mus’ab bin Umeyr kendisini Resûlullaha siper etdi. Übeyy bin Halef, Mu’sab bin Ümeyre bir mızrak vurarak şehîd etdi. Süheyl bin Hanîfin elinde kırık bir mızrak vardı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kırık mızrağı alıp, onunla Übeyy bin Halefin koltuğunun altından vurdu. O ânda Übeyy bin Halef atını geri çevirip kaçdı. Kavminin arasına varınca, sığır gibi böğürüyordu! Ebû Süfyân, bir diken...

...Zâemr denilen yere doğru hareket edip, üç gün orada kaldı. Dördüncü gün bir ihtiyâc için Eshâbın arasından ayrılmışdı. Yağmur yağdı ve kaftânı ıslandı. Kurutmak için çıkarıp bir ağacın altına oturdu. Köylüler dağbaşından Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” yalnız bir hâlde görüp, Da’sûr bin Hârise haber verdiler. Kılıcını çekip yürüdü ve Resûlullahın yanına yaklaşıp, seni benim elimden kim kurtarabilir, dedi. Allahü teâlâ kurtarır buyurdu. O ânda Cebrâîl aleyhisselâm gelip, Da’sûrun göğsüne bir darbe vurarak yere yıkdı ve kılıcı elinden düşdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Da’sûrun kılıcını alıp, seni benim elimden kim kurtarır, dedi. Da’sûr, hiç kimse kurtaramaz deyip, kelime-i şehâdeti söyleyerek müslimân oldu. Savaş için artık aslâ asker toplamayacağına söz verdi....

...ve sellem” bilmiyordum. Fekat, Cebrâîl aleyhisselâm geldi ve ta’lîm eyledi, buyurdu. Ey Muhammed! Bundan önce seni yalanlardım. Şimdi anladım ki sen Allahın Resûlüsün. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve enneke Resûlullah diyerek müslimân oldu. Bundan sonra Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Cebrâîl aleyhisselâma Selmâna arab lisânını ta’lîm eyle, dedi. Cebrâîl aleyhisselâm gözünü yumsun ve ağzını açsın, dedi. O da öyle yapdı. Ağzının suyundan onun ağzına koydu. O ânda Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” arabî konuşmağa başladı. • Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Kusvâ adlı devesinin üzerinde, Medîne-i münevvereye girince, uğradığı her mahalle halkı ve her kabîle, devesinin yularından tutarak, kendilerine misâfir olmasını çok istediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” devenin yularını tutmayınız....

...vasıyyet etmişdi. Yanında bulunduğu son râhibin de, vefâtı yaklaşınca, sizden sonra kimin yanına gideyim, diye sordu. O râhib dedi ki: Şu ânda yeryüzünde sohbetinde bulunacağın ve sana hayr gelecek bir kimse bilmiyorum. Fekat, âhır zemân Peygamberinin gönderilmesi yaklaşdı! O Peygamber İbrâhîm aleyhisselâmın dîni üzere olur. O iki taşlık arâzî arasında ve hurma ağacının bol olduğu bir yerde bulunacakdır. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardır. Hediyyeyi kabûl eder. Sadakayı kabûl etmez. Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” o râhibin vasıyyeti üzerine Arabistâna gitmek üzere yola çıkdı. Sonunda Medîneye ulaşdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîneye hicret ederken Kubâda konakladıkları sırada, Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” yanına bir şeyler alıp, Resûlullahın huzûruna gitdi. Götürdüğü şeyleri...

O sene bütün kabîlelerde hiç süt elde edilememiş idi. Ebû Ca’fer bin Harîr Taberî şöyle rivâyet etmişdir: Ümmü Ma’bedin Ma’bed adında kötürüm bir oğlu vardı. Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” mu’cize görünce, oğlunu huzûruna getirdi ve düâ istedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” düâ etdi. Çocuk o ânda iyileşip, yürümeye başladı. • Zemahşerî, (Rebîül-Ebrâr) adlı kitâbında şöyle rivâyet etmişdir: Ümmü Ma’bedin kızkardeşinin oğlu Hindden, o da Ümmü Ma’bedden şöyle nakl etmişdir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” çadırıma uğradı. Gece çadırımda istirâhat edip, uyudu. Uyanınca su istedi. Mubârek ellerini yıkadı ve ağzını çalkalayıp, suyunu çadırımın yanında bulunan bir dikenin dibine dökdü. Sabâhleyin bakdık ki, oradan büyük bir ağaç yetişmiş. Kocaman meyveler vermişdi....

...sokdu deyince, bana niçin bildirmedin, buyurdu. Sizi üzmek istemedim yâ Resûlallah, dedi. Bunun üzerine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mubârek elini şişen yere sürdü, o ânda iyileşdi, şişlik kayboldu. • Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” mağaranın içine girer girmez, o gece mağaranın kapısının önünde bir ağaç yeşerdi. İki yabânî güvercin o ağacın üzerine yuva yapıp yumurtladılar. Bir örümcek de mağaranın ağzını ağıyla ördü. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Mekkeden ayrıldığını haber alan müşrikler ok ve yaylarını alıp, ta’kîbe çıkdılar. Mağaranın ikiyüz zrâ veyâ bir rivâyetde elli zrâ kadar yakınına geldiler. [Bir zrâ 48 cm.dir.] Aralarından birini mağaranın içine girip bakması için gönderdiler. O kimse...

O çeşmenin suyu ile mübârek ellerini ve yüzünü yıkadı. O ânda çeşmenin suyu çoğaldı ve coşarak akmağa başladı. Bütün ordu istediği kadar su aldı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Mu’âz bin Cebele “radıyallahü anh” o kadar ömrün olur ki, bu çeşmenin suyunun, bostanlara akdığını görürsün, buyurdu. • Mu’âz bin Cebel “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Tebük gazâsından dönerken, bir dereye gelmişdik. O derede taşın yarığından akan bir pınar vardı. Suyu bir veyâ iki kişinin içeceği kadardı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hiç kimse benden önce o suya gitmesin. Giden olursa o suya dokunmasın, buyurdu. Eshâb-ı kirâmdan dört kişi o suya önce gitdiler. Su biraz birikmişdi, onu aldılar. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”...