Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

Sonra yüzünü hurma ağacına çevirerek, Allahü teâlânın, kullarının rızkından sana emânet bırakdığından bize yidir, buyurdu. Ağaç Ca’fer-i Sâdık hazretlerine doğru eğildi. Üzerinde tâze hurma salkımları asılı idi. Bana, gel besmele ile bu hurmalardan yi, buyurdu. O hurmalardan yidim. Ömrümde o kadar tatlı ve güzel hurma yimemişdim. Orada bir köylü kimse vardı. Bu hâli görünce ömrümde böyle bir sihr hiç görmedim, dedi. Ca’fer-i Sâdık “radıyallahü anh” o köylüye, biz Peygamberin “sallallahü aleyhi ve sellem” vârisleriyiz. Bizim aramızda sihrbâz ve kâhin olmaz. Biz düâ ederiz, Allahü teâlâ düâmızı kabûl eder. İstersen düâ edeyim, Allahü teâlâ seni köpek şekline soksun, buyurdu. Köylü kimse câhillik edip, et dedi. Düâ etdi ve köylü o ânda köpek...

• Bir kimse şöyle anlatmışdır: Bir arkadaşım vardı. Halîfe Mensûr onu habs etmişdi. Bir hac mevsiminde, Arafâtda ikindi nemâzından sonra, Ca’fer-i Sâdık hazretlerini gördüm. Habsde olan arkadaşımı sordu. Hâlâ habsdedir dedim. O ânda ellerini kaldırıp, arkadaşım için düâ etdi. Biraz sonra da yemîn ederek, arkadaşını arefe günü ikindi nemâzından sonra salıverdiler, buyurdu. • Bir kimse şöyle anlatmışdır: Mekkede bir elbise satın almışdım. Kendime kefen olsun diye ölünceye kadar saklamağı düşünüyordum. Arafâtdan Müzdelifeye gitdiğimizde, o elbiseyi kaybetdim ve çok üzüldüm. Sabâhleyin Minâya gidince, Mescid-i Hîfde oturmuşdum. O sırada birisi gelip, seni Ca’fer-i Sâdık hazretleri çağırıyor, dedi. Gidip selâm verdim ve huzûrunda oturdum. Bana, istersen, sana bir elbise vereyim, vefâtından sonra kefenin olur,...

...“Kendisinden başka ilâh olmayan, gizli ve açık herşeyi bilen Allaha yemîn ederim”, dedi. Ca’fer-i Sâdık “radıyallahü anh” o şahsa şöyle yemîn et dedi: “Beraytü min havlillahi ve kuvvetihî veltece’tü ilâ havlî ve kuvvetî lakad fe’ale kezâ ve kezâ Ca’fer ve kezâ ve kezâ kâle Ca’fer: (Allahın kuvvet ve kudretinden çıkıp, kendi kuvvet ve kudretime sığınmış olayım ki, Ca’fer şöyle şöyle dedi ve şöyle şöyle yapdı)”. O şahs önce böyle yemîn etmek istemedi. Fekat sonra etdi ve o ânda düşüp öldü. Halîfe Mensûr, bunun ölüsünü ayağından tutup, dışarı atınız, dedi. • Rebi’ şöyle anlatır: Ca’fer-i Sâdık “radıyallahü anh” halîfe Mensûrun yanına geldiğinde, dudaklarını kıpırdatıyor, bir şeyler okuyordu. Mensûrun kızgınlığı yavaş yavaş geçdi....

...geliyor ve ben Muhammed Resûlullahım “sallallahü aleyhi ve sellem” diyordu. Arkasından birisi ben Hamza bin Abdülmuttalibim diyordu. Biri de ben Ca’fer-i Tayyârım, başka birisi ben Alî bin Ebû Tâlibim, bir diğeri ben Hasen bin Alîyim, bir diğeri de ben Fâtıma-tüz-Zehrâyım diyordu. Hepsi gelip hazret-i Hüseyn için ağlaşdılar. Ey sevgili oğlumuz ve gözümüzün nûru, senin kesilmiş başına mı, ellerine mi, yaralı bedenine mi, yoksa esîr olmuş evlâdına mı ağlayalım. Seni şehîd etdilerse, ellerini niçin kesdiler, diyorlardı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, sevgili oğlumun başını getirin, buyurdu. O ânda hazret-i Hüseynin “radıyallahü anh” başını ellerinde gördüm. Mubârek başı bedeninin üzerine koydu. Hazret-i Hüseynin doğrulup, oturduğunu gördüm. Resûlullah onu kucakladı, ağladı ve ey oğlum,...

• Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vefât haberini, mü’ezzini Abdüllah bin Zeyd, bağçesinde bulunduğu bir sırada aldı. Hemen yâ Rabbî benim gözlerimi görmez eyle, diye düâ etdi. Düâsı kabûl edilip, gözleri görmez oldu. Niçin böyle düâ etdin diye sorduklarında, dünyânın lezzeti görmekdedir. İstedim ki, gözlerim Muhammed aleyhisselâmın vefâtından sonra kimsenin yüzünü görmekle lezzetlenmesin. • Emîr-ül-mü’minîn Alî “kerremallahü vecheh” şöyle anlatmışdır: Resûlullahı defn etdikden sonra, bir köylü geldi. Kendini kabr-i şerîfin üzerine bırakdı. Topraklarını başına saçdı. Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Emr buyurdun, emrine itâ’at etdik. Allahü teâlâ sana Kur’ân-ı kerîmi gönderdi. Biz de senden kabûl etdik. O Kur’ân-ı kerîmden bir âyet-i kerîmede Allahü teâlâ [Nisâ sûresi 64.cü âyetinde meâlen] (Nefslerine...

Sabâhleyin bu rü’yâmı o habîs kimseye anlatayım diye gitdim. Mahallesine varınca evinden feryâd seslerinin yükseldiğini işitdim. Bu ne hâldir diye sordum. Falan kimseyi dün gece yatağında öldürmüşler, dediler. Vallahi onu Resûlullahın emriyle ben öldürdüm, dedim. O kimsenin oğlu durumu öğrenince bana, sen hakkını al, ben onu toprağa gömeyim, dedi. Malımı alıp gitdim. • İmâm-ı Müstagfirî “rahmetullahi aleyh” şöyle anlatmışdır: Selefden bir zât şöyle anlatdı: Çocukluğum zemânında bir râfizî hocam vardı. Bana râfizîlik telkîn ederdi. Ben de hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer hakkında uygunsuz sözler söylerdim. Bir gece rü’yâmda kıyâmet kopmuşdu. Bütün insanlar, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûrunda toplanmışlardı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında iki ihtiyâr zât oturuyordu. Herkes...

Bakdı ki, hazret-i Ömer “radıyallahü anh” başının altına bir kerpiç koymuş, toprak üzerinde uyuyordu. Elçi bu hâli görünce, doğuda ve batıda herkes bu kişiden çekiniyor. Bunun hâli ise böyledir diye çok hayret etdi. Sonra burası tenhâ bir yer, bunu öldürürsem kimsenin bundan çekinmesi kalmaz, diye kalbinden geçdi ve kılıcını çekdi. O ânda Allahü teâlâ yerden bir aslan çıkardı. Elçi şaşırıp korkusundan kılıcını yere bırakdı. O sırada hazret-i Ömer uyandı. Aslanı görmemişdi. Elçiye ne olduğunu sordu. O da durumu anlatdı ve müslimân oldu. • Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” şehîd olduğu gün yeryüzünü öyle bir karanlık basdı ki, çocuklar annelerine, kıyâmet mi kopdu diye sorarlardı. Anneleri, çocuklara hâyır, Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh”...