Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

ÖLÜLERE SAYGISIZLIK 1 — Cenâze nemâzı kılmak, ölüleri yıkamak, temâmen yasak edilmişdir. 2 — Ölen insan, doğrudan doğruya bir çukura atılır, üzerine kireç serpilerek toprağı örtülürdü. 3 — Şehrlerdeki mezârlardan çıkarılan insan kemikleri ve yıkılan ibâdet yerlerinin molozları ile şehrin çukur yerleri doldurulmuşdur. 4 — Köylerdeki mezârlardan çıkarılan insan kemikleri ise, tarlalarda gübre olarak kullanılmışdır. Muhterem okuyucu! Komünistler, bütün bu işkence, katliâm, sürgün ve baskılara rağmen, insan denilen varlıkdaki, o ilâhî sevgiyi körletememişlerdir. O mukaddes bağı koparamamışlardır. Komünist rejimin altında bulunan 140 milyon müslimân din kardeşlerimizden, bu sistemli çalışmalara, işkencelere rağmen kendi emellerine âlet edebildikleri, dinsiz yapdıkları soysuzların mikdârı yüzde 5’i geçemez. Demek ki, fıtrî olan dîni, îmânı hiçbir maddî kuvvet...

...vaktleri, doğru olarak bildirilmişdir. Bir nemâzın evvel vaktini, şer’î üfka nazaran hesâb etmek için, güneşin bu nemâza mahsûs olan irtifâ’ını bilmek lâzımdır. Güneşin [merkezinin] meyli bilinen bir gündeki ve arz derecesi bilinen bir mahaldeki mahreki üzerinde, hakîkî üfka nazaran nemâzın irtifâ’ına ulaşdığı hakîkî vaktinin, zevâlden veyâ gece yarısından farkını bildiren hakîkî güneş zemânı hesâb edilir. Bu zemâna (Fadl-ı dâir=Zemân farkı) denir. Bir nemâza mahsûs olan hakîkî irtifâ’ı öğrenmek için, fıkh kitâblarında yazılı olan nemâz vakti başladığı anda, (Rub’-ı dâire) tahtası veyâ Üsturlâb ile, güneşin üst kenârının riyâdî üfka göre, irtifâ’ı ölçülür. Bundan, hakîkî irtifâ’ı hesâb edilir. [Sekstant ile, üfk-ı zâhirî hattından olan zâhirî irtifâ’ ölçülmekdedir.] Semâ küresindeki KŞG kürevî müsellesinin GK...

...kanlı ihtilâlin netîcesi katl edilen, açlıkdan ve sefâletden ölen insanların sayısı 63 milyon 301 bin kişidir. Aşağıda buna dâir vereceğimiz rakamlar, vesîkalar, kan ve kemik üzerine kurulan dinsiz bir rejimin girdiği ülkelere neler getirebileceğini açıkça ortaya koymakdadır. Bu vesîkalar, çok esaslı kaynaklardandır. Veyl uyanmıyanlara…. YIKILAN İBÂDET YERLERİ Türkistânda 14 bin câmi’ ve mescid, Kafkasya ve Kırımda 8 bin, Tataristânda ve Baş Kurdistânda 4 bin câmi’, mescid yıkılmış ve tahrîb edilmişdir. Yalnız Buhârâ vilâyetinde 360 câmi’, mescid yıkdırılmışdır. Bir medrese bırakılmışdır ki, o da, din aleyhdarlığı müzesi olarak kullanılmışdır. Semerkand vilâyetinde de, aynı şeklde bırakılan Uluğ Beğ medresesi, din aleyhdarlığı müzesi olarak kullanılmışdır. Semerkanddaki iki kilise de, basketbol, voleybol salonu olarak kullanılmışdır....

...ağır olan her cism gibi, insan da suya batar. Taşın suya batması, taşın istemesi ile olmadığı gibi, insanın batması da, arzûsu ile değildir. İrâdî hareketler, meselâ nefes almak da böyledir. Çünki, nefes almamak istesek yapamayız. Nefes almak irâdesi, kendiliğinden hâsıl olur. Bir insanın gözüne iğne uzatsak, ister istemez gözünü yumar. Gözleri kapamak elinde olmaz. Çünki o ânda gözlerini kapamak irâdesi kendiliğinden hâsıl olur. Tıpkı suda batmak gibi, tabî’î sebeblerle göz kendiliğinden kapanır. Demek ki insanlar, irâdî hareketlerinde mecbûrdur. Söylemek, yürümek gibi ihtiyârî hareketleri incelemek gücdür. Böyle hareketleri, insan isterse yapıyor, istemezse yapmıyor. Fekat, insanın istemesi için, o işi aklın beğenmesi, iyi demesi lâzımdır. Hattâ, yapıp yapmamağı, bir zemân düşünüp, iyi olduğunu...

...her ne hâlde çağırırsa, orada bulunur, yardım ederler. Hızır aleyhisselâmın, sıkıntıda olanların imdâdına yetişmesi böyledir. Fahr-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem”, ümmetinin her birine, hele ölüm zemânında, imdâda yetişmesi de böyledir. Azrâîl aleyhisselâm, rûh [cân] almak için her ânda, her yere gelmesi de, böyledir. Her Mürşid-i kâmilin, talebesine yetişmesi de böyledir ki, bunlar zemânlı ve mekânlıdır. Ezelî ve ebedî olarak değildir. Devâmlı da değildir. Hâzır olmalarından önce, yok idiler. Bir zemân sonra da, oradan tekrâr yok olurlar. Allahü teâlânın hâzır olması ile, rûhların hâzır olması arasında çok fark vardır. Allahü teâlânın hâzır olması gibi, kimse hâzır değildir. Allahü teâlânın sıfatlarının hepsi de böyledir. Ne bir melek, ne bir nebî ve ne...

Yâ Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kâimü alâ külli nefsin bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî!). Yüzyetmişdördüncü maddesi sonunda diyor ki, (Hiltit veyâ şeytân tersi adındaki zamkı yanında taşıyan kimseye cin gelmez. Sar’a hastası, bunu koklarsa, iyi olur). Asa Foetide denilen bu zamk, esmer, pis kokulu, reçine olup, antispasmodique olarak, ya’nî sinirleri teskîn edici olarak Avrupada, toz, hap ve ihtikan şeklinde adale ve sinir gerginliğini gidermek için, kullanılmakdadır. (Ütrüc), ya’nî Ağaç-kavunu bulunan eve cin girmiyeceği, (Hayât-ül-hayvân)da ve (Kâmûs)da yazılıdır. İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, talebeleri ile, uzak bir yere gidiyordu. Gece, bir hânda kaldılar. (Bu gece, bu hânda bir belâ hâsıl olacak. Şu düâyı okuyunuz!) buyurdu: (Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’ asmihî şey’ün fil-erdı velâ fissemâi ve hüves-semî’ul’alîm)....

...husûsî metodlarla yetişdirilmiş komünist ajanlara, anarşistlere, birer sarık ve cübbe giydirilerek, Türkmenistân, Azerbaycân müftîsi… hazretleri denildiğini işitdik. Milletler arası yapdıkları propaganda toplantılarını yayınlayan mecmû’alarında resmlerini gördük. Bu ajanları, din adamı olarak, halkları müslimân olan Afrika ve arab memleketlerine gönderdiler. Bunlarla anarşi hâzırladılar. Kardeşi kardeşe düşman yapdılar. (Sosyalist islâm cumhûriyyeti) denilen ülkeleri bu sûretle ele geçirdiler. Azîz yurdumuzda, şerefli milletimizin arasında böyle bozuk din adamlarının bulunmadığını şükrânla görmekdeyiz. Teyp bandına ve gramofon plâğına Kur’ân-ı kerîm almak, kâğıd üzerine yazmak gibidir. Teyp ve gramofon, müzik, şarkı, keyf, oyun ve eğlence için kullanılıyor ise de, kâğıd da, roman, açık resm, eğlence ve fuhş dergileri olmakdadır. Kur’ân-ı kerîm kâğıda yazılınca (Mushaf) olur. Mushaf, Kur’ân-ı kerîmin...