1249

Kur’ân-ı kerîmi rûh-ı pâkine tilâvet edelim,
rûz-u şeb hayr ile yâd etmeği âdet edelim.

Îş-ü nûşundan fânî dehrin ferâgât edelim,
çünki takdîr-i Hudâdır buna itâ’at edelim.

Şiddetli ecel rüzgârı buldu, o körpe dalı,
kara toprak aldı altına o feyz menba’ını.

Ağla ey Dâ’î kaçırdın kalbinin devâsını,
Resûlullahdan gelen silsilenin halkasını.

Göz yaşların gam değil, yıkarsa dehrin çarkını,
diyelim hasretle her ân, âh ölüm târîhini (1057).

Hasret kaldım, hep karardım, oldum nûrumdan cüdâ,
feyz kaynağım, elvedâ’, âh elvedâ, âh elvedâ’.

[Yukarıdaki şi’r Nevha-tül-uşşakdan alınmışdır.] Devâmı 1038. ci sahîfededir.

60 — KABR ZİYÂRETİNİN FÂİDESİ

Mezhebsizler, ölüden fâide ve zarar gelmez diyorlar. (Feth-ul-mecîd) kitâblarının ikiyüzdoksandokuzuncu sahîfesinde, (Allah, takvâ sâhibi olan mü’min kullarının elinde kerâmet hâsıl eder. Onların düâsı veyâ sâlih amelleri ile kerâmet hâsıl olur) diyor. Beşyüzüncü sahîfesinde, (Peygamberden veyâ sâlih olan her mü’minden diri iken düâ istenebilir. Fekat, ölüden düâ istenmez. Ölüye düâ edilir) diyor. İkiyüzsekizinci sahîfesinde, (Ölüden birşey, yardım istemek şirkdir. Ölü, fâide ve zarar yapmaz. Allahdan şefâ’at istiyemez. Ondan şefâ’at istiyen müşrik olur) diyor. Dörtyüzseksenbeşinci sahîfesinde, (Kabr ziyâret edilir. Ölüye düâ edilir. Şimdi müşrikler bunu tersine çevirdi. Kabrlere tapıyorlar. Ondan düâ istiyorlar. Ondan yardım bekliyorlar. Resûlullahsallallahü aleyhi ve sellem”, Medîne kabristânına geldi. Kabrlere karşı durup, (Esselâmü aleyküm yâ ehlel-kubûr! Allah, bizi ve sizleri magfiret etsin! Siz önce gitdiniz. Biz sonraya kaldık) dedi. Ümmetine de, böyle ziyâret yapmalarını bildirdi) diyor. Hemen sonra da, (Selef-i sâlih, Resûlullahı ziyâret ederdi. Selâm verdikden sonra kabre arkasını dönüp, kıbleye karşı düâ ederdi. Dört mezhebin imâmları böyle bildirdi) diyor. İkiyüzyetmişikinci sahîfesinde, (Evliyâdan diri iken de, öldükden sonra da yardım istiyorlar. Kerâmet olarak fâide ve zarar yapacaklarına inanıyorlar. Bunun gibi taşkınlıklar, Allahdan başkasına ibâdet etmekdir) diyor. İkiyüzellisekizinci sahîfesinde, (Her nerede bana salevât okursanız, bana bildirilir. Nemâz kılmak için mescide girenin, selâm vermek için Resûlullahın kabrine gelmesi yasakdır. Eshâbdan kimse, selâm vermek için Peygamberin kabri önünde durmadı) diyor. Görülüyor ki, kitâbın yazıları birbirini tutmamakda, dört mezheb imâmlarına da “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” iftirâ etmekdedir.

Mezhebsizlerin bu yalanlarına karşı Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” vesîkalarla, misâllerle cevâb verdiler. Âlûsî bile (Gâliyye) kitâbında, (Kabrim yanında salevât okuyanı işitirim. Uzakda okuyanları, melek bana haber verir) hadîsini bildiriyor. (Câmi’u-kerâmât-il-evliyâ)dan alınan aşağıdaki yazıları, anlayışlı ve insâflı olan, okuyunca, yapıcı ile yıkıcıyı kolayca ayırabilir:

Fahr-üd-dîn-i Râzî, tefsîrinde, Sûre-i Kehfde diyor ki, Ebû Bekr-i Sıddîkın cenâzesini, vasıyyeti üzerine, Resûlullahın kabri yanına getirdiler. Selâm verip, kapına gelen Ebû Bekrdir yâ Resûlallah dediler. Türbenin kapısı açıldı. İçerden (Sevgiliyi sevgilinin yanına koyunuz!) sesi işitildi. Beyhekî, Abdüllah-i Ensârîden bildiriyor ki: Sâbit bin Kays, Yemâme cenginde şehîd oldu. Kabre korken, (Muhammedün resûlullah

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.