1249

Sâlikin hakîkati, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hakîkati ile birleşir sözünü açıklıyalım: (Hakîkat-i Muhammedî) “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”, bütün hakîkatleri kendinde toplamakdadır. Bunun için, bu hakîkate (Hakîkat-ül-hakâik) de denir. Başkalarının hakîkatleri bu hakîkatin parçaları gibidirler. Muhammedî-meşreb olan sâlikin hakîkati, o hakîkatin bir parçasıdır ve onun özelliğindedir. Muhammed-il-meşreb olmıyan sâlikin hakîkati de, o hakîkatin bir parçası ise de, onun özelliği başkadır. Böyle sâlik, urûc ederken, yükselirken, hakîkati eğer hakîkat-i Muhammedî ile birleşirse, önce aynı özellikde olan bir Peygamberin hakîkati ile birleşir. O Peygamberin kemâlâtına ortak olur. Fekat, tekrâr bildirelim ki, bu ortaklık hizmetcinin hizmet olunana olan ortaklığı gibidir. Sâlik, Resûlullaha tam uyarsa, belki de yalnız Allahü teâlânın ihsânı ile, bunun hakîkatinde Resûlullahın hakîkatine karşı sevgi hâsıl olur. Onunla birleşmek ister, iki hakîkat birleşir. İki hakîkat arasındaki sevgi, Allahü teâlânın ihsânı ile, bu fakîrde hâsıl olmuşdu. Bu sevgi kapladığı zemân, (Allahü teâlâyı Muhammed aleyhisselâmın Rabbi olduğu için seviyorum) demişdim. Meyân şeyh Tâc ve başkaları, benim bu sözüme şaşırmışlardı. Sizin de, bunu hâtırlayacağınızı sanıyorum. Böyle fazla sevgi hâsıl olmadıkca, iki hakîkat birleşemez. Bu, Allahü teâlânın öyle bir ni’metidir ki, dilediğine ihsân eder. Allahü teâlâ, pek çok ihsân sâhibidir.

Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, sâliklere feyz gelmesine vâsıta olmasını açıklıyorum. İyi dinleyiniz! (Cezbe) yolunda, Allahü teâlâ çekdiği için ve tâlibe çok ihsânda bulunduğu için, vesîleye, vâsıtaya lüzûm yokdur. (Sülûk) yolunda ise, tâlib ilerlemeğe çalışdığından, vâsıta lâzımdır. Cezbe yolunda vâsıta lâzım değil ise de, cezbenin temâm olması için sülûk lâzımdır. Sülûk, tevbe ve zühd ve başka belli şeyleri yapmağa çalışmakdır. Ya’nî islâmiyyete uymakdır. Sülûksüz olan cezbe, temâm olmaz, noksân kalır. Hind kâfirlerinden ve mülhidlerden, sapıklardan, cezbesi olan çoklarını gördüm. Fekat, bunlar, islâmiyyetin sâhibine uymadıkları için cezbeleri noksân ve bozukdur. Cezbeleri bir görünüşden ileri gidememişdir.

Süâl: Cezbeye kavuşmak için, hiç olmazsa biraz seçilmiş ve sevilmiş olmak lâzımdır. Allahü teâlânın düşmanı olan kâfirlerde nasıl oluyor da cezbe bulunuyor?

Cevâb: Kâfirlerden bir kısmının hakîkatlerinde biraz muhabbet bulunabilir. Bu yoldan, kendilerine cezbe hâsıl olabilir. Fekat, islâmiyyetin sâhibine “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” uymadıkları için bu cezbelerinin sonu gelmez. Ellerinden kaçırırlar. Bu cezbeleri, onlar için huccet olacak, bu yoldan da sorguya çekileceklerdir. Cehl ve inâd ile bunu elden kaçırdıkları için, suçlanacaklardır. Allahü teâlâ, hiçbir kuluna zulm etmez. Onlar kendilerine zulm ediyorlar. Cezbe yolunda sülûk ederek, ya’nî islâmiyyetin sâhibine uymağa çalışarak kavuşanlar, arada vâsıta ve perde olmadan kavuşurlar. (Yerin dibine bir ip uzatsaydınız, Allahü teâlâya kavuşurdunuz!) sözü bunu göstermekdedir ki, Allahü teâlâya çekilirseniz, en bilinmiyen makâmlara varırsanız, sizinle Allahü teâlâ arasında bir vâsıta, bir perde bulunmaz demekdir. Belki hâtırlıyacaksınız, üstâdımız Bâkî-billah hazretleri “kuddise sirruh”, (Ma’ıyyet, ya’nî Allahü teâlâ ile berâber olmak yolundan kavuşmak nasîb olursa, aracı, vâsıta olmaksızın kavuşulur. Terbiye yolu ile, ya’nî sülûk ile kavuşmakda, aracı, vâsıta lâzımdır) buyurmuşdu. Ma’ıyyet yolu, cezbe yollarından biridir. (Kişi, sevdiği ile berâberdir) hadîs-i şerîfi bu sözümüzü kuvvetlendirmekdedir. Çünki bir kimse, sevdiği ile berâber olunca, aradan vâsıta kalkar. Dikkat buyurunuz! Her zıllın, görüntünün, kendi aslı ile bağlılığı vardır. İkisi arasında hiçbirşey perde olmaz. Allahü teâlâ lutf ederek, zıl aslına doğru çekilirse ve islâmiyyetin sâhibine uymak ni’metine de kavuşursa, bu zıl aslına ulaşır. Bu ulaşmak, aralarında vâsıtasız, perdesiz olur. Bu asl, Allahü teâlânın ismlerinden bir ism olduğu için, ism ile ismin sâhibi arasında da bir perde yokdur. Zıl böylece, aslının aslına, ya’nî ismin sâhibine kavuşur. Demek ki, Allahü teâlânın zâtına, kendisine, bîçûn olarak,

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.