ABDÜLLAH-İ DEHLEVÎ

“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyiddir. Babası şâh Abdüllatîf, rü’yâda hazret-i Alînin emri ile adını Alî koymuşdur. Kendisi Gulâm-ı Alî yapdı. Tesavvuf mütehassıslarının büyüklerindendir. Müslimânların gözbebeğidir. 1158 [m. 1744] de Hindistânın Pencâb şehrinde tevellüd, 1180 [m. 1765] de, Mazher-i Cân-ı Cânân ile teşerrüf eyledi. Çok kerâmetleri görüldü. En büyük kerâmeti, gelen sâdık kimselerin kalblerine bir teveccüh ederek feyz ve bereketle doldururdu. Binlerce âşıkı, bir bakışda cezbelere ve vâridât-i ilâhiyyeye kavuşdururdu. 1240 [m. 1824] da Delhîde vefât eyledi. Şâhcihân câmi’i yakınındaki kendi Dergâhında, çok san’atle yapılmış mermer dıvâr içinde üstâdının yanında ve onun garb tarafında medfûndur. Çeşidli memleketlere göndermiş olduğu mektûblarından yüzyirmibeş adedi talebelerinden Rauf Ahmed müceddidî tarafından toplanarak (Mekâtîb-i şerîfe) ismi verilmiş ve önce 1334 [m. 1915] senesinde Madrasda ve sonra binüçyüzyetmişbir 1371 [m. 1951] senesinde Lâhorda ve 1396 [m. 1976] senesinde, İstanbulda, basılmışdır. Şâh Rauf Ahmed, bir sene içinde işitdiklerini de bir kitâb hâlinde toplamış, buna (Dürr-ül-me’ârif) ismini vermişdir. 1394 [m. 1974] senesinde İstanbulda yeniden tab’ edilmişdir. Rauf Ahmed, İmâm-ı Rabbânînin küçük oğlu Muhammed Yahyâ soyundan olup, 1253 [m. 1837] de hacca giderken, Yemende, denizde şehîd oldu. Behûpal şehrinde irşâd ile meşhûr idi. 459, 466, 486, 733, 765, 766, 771, 773, 789, 921, 957, 969, 992, 1016, 1072, 1073, 1086, 1095, 1105, 1121, 1133, 1143.

« Lügât'a Git