369

Herkes kendi günâhı için öldürülecekdir) şeklindeki onaltıncı âyetinde açıkca tenbîh eder. Kur’ân-ı kerîm, katl vukû’unda lâzım gelen kısâsdan başka, küçük yaralamalar için bile, kısâsı emr etmişdir. Hac sûresinin altmışıncı âyetinde meâlen: (Mü’minlerden kim, kendisine yapılan cezâya aynı ile mukabele eder de, sonra yine hakkına tecâvüz edilirse, muhakkak ki, Allahü teâlâ ona yardım eder) buyurulmuşdur. Böyle emrlerin netîcesi, Kur’ân-ı kerîm, İncîlin teşvîk etmiş olduğu sıkıntıya tehammül, muhabbet ve afvın hilâfına olarak, müslimânların birbirlerine kinlerini izhâr etmelerini bildirir. İşte bu gibi şeylerin zulm ve başkalarının haklarına tecâvüz olduğunu, Osmânlı devleti de anlıyarak, (Erkek hırsızla kadın hırsızın yapdıklarına karşılık ve Allahü teâlâdan bir azâb olmak üzere [sağ] ellerini kesin) meâlindeki Mâide sûresinin otuzsekizinci âyet-i kerîmesinin tatbîk edilmesini terk etmişdir) demekdedirler.

CEVÂB: Papazlar bu cümleler ile, İncîllerde afv ve muhabbete dâir olan âyetlerin bulunup, Kur’ân-ı kerîmde ise, bulunmadığına, belki öldürülen kimsenin vârisine bir kudret ve hak verilmiş olduğuna ve kısâs âyet-i kerîmesinde, bu hak için bir tahdîd bulunmadığından, sûiisti’mâl edilebileceğine ve Hac sûresinin altmışıncı âyet-i kerîmesinin, İncîlin teşvîk etmiş olduğu sıkıntılara tehammül, sıkıntı verenleri afv etmek ve onları sevmeği bildiren hükmünün zıddı olmasına i’tirâz etmekdedirler.

Afv ve muhabbete dâir âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden bir kısmını, dahâ önce yukarıda bildirmişdik. Burada tekrârına lüzûm görmüyoruz. Fekat, kısâs âyet-i kerîmesi, sâdece papazın yazdığı kadar değildir. Dahâ devâmı vardır. Papazlar, hîle ile hakîkati örteceklerini zan etmişlerdir. Bekara sûresinin yüzyetmiş sekizinci âyetinin temâmında meâlen: (Ey îmân edenler! [Kasden öldürülenler için] sizin üzerinize kısâs yapmak farz kılındı. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın, kısâs olunur. Öldürülmüş olanın kardeşinden [vârislerinden ve velîsinden birisi], kâtilden bir şey [Diyet] alarak kısâsdan vazgeçebilir. Alınan bu [Diyet],pek ziyâde olmamalı, mikdârı örfe, âdete göre hesâblanmalıdır. Kâtil de maktûlün velîsine îcâb eden diyeti güzel bir şeklde ödemelidir. İşte, kısâsı afv ederek diyet almak, Rabbiniz tarafından size bir hafîflik ve merhametdir. Kim bu afv ve diyet alışdan sonra, kâtil veyâ kâtilin akrabâsı ile düşmanlık ve mukâtele ederse, o kimse için âhiretde elîm bir azâb vardır) buyurulmuşdur.

İşte, kısâs emri ile berâber, diyet alarak, kâtile kısâs yapılmasını afv etmek de, Kur’ân-ı kerîmin açık olan emrlerinden birisidir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.