418

Zîrâ ona nisbet olunanlar, külfetsiz Cenâb-ı Hak teâlâya nisbet olurlar. Her-gâh, o ârifin a’mâli bî ihtiyâc [ihtiyâcsızlık] değildir. Lâkin fil-hakîka Hak teâlânındır. Bu kıyâs üzere onun, Mevlâsı celle ve a’lâya ta’zîm ve itâ’at olunup, bu i’tibârla, Kelâm-ı Mecîdde vârid olmuşdur ki, meâlen: “Resûle itâ’at eden, Allahü teâlâya itâ’at etmiş olur.” Nisâ sûresi 80.ci âyeti. 4/160.

● Ahlâk-ı reddiye [kötü ahlâk], ademin [yokluğun] kötülüğünden ötürüdür. 6/67.

● Bî-edebin [edebsizin] hiçbiri, Allahü teâlâya vâsıl olamamışdır. 4/182 [İslâm Ahlâkı: 559, Kıyâmet ve Âhıret: 376.]

● Ezândan sonra, (Veb’ashü mekâmen Mahmûden illezî ve’ adtehü, inneke lâ tuhlifül mîâd) demek, rivâyet edilen mühim bir haberdir. Ecr ve sevâba kavuşmak içindir. Yoksa Allahü teâlânın va’di, elbette vuku’a gelecekdir. 5/53

● İrâde, rızâyı gerekdirmez. Zîrâ, küfr ve isyânlar, Hak celle ve a’lânın murâdıdır. Fekat, mardîsi [beğendiği] değildir. 5/83. [Hak Sözün Vesîkaları: 345.]

● İrâdeden hurûc edip [kendi irâdesini terk edip], Hak teâlânın irâdesine teslîm olalar. 5/115

● İrâdenin ortadan kalkması, vilâyetin şartıdır. Ma’nevî kuvvetlerin cezbesi olmadıkça, sâdece sûrî ameller ile, nasîb olmaz. 5/4

● İrâdenin sarf-ı abdden vâki’ olup, [Kul irâdesini sarf edip,] Allahü teâlâ (dilerse) halk eder. 5/83

● İrâde aslında [bizzât] kemâl sıfatdır. Onun çirkin olması, çirkinlik ile alâkasındandır. 5/52

● İrâde olmayıp, insanlar mecbûr olsaydı, dünyâda zâlimlerin kınanması [kötülenmesi], isyân edenlerin cezâlandırılması olmazdı. 5/83 [Hak Sözün Vesîkaları: 345.]

● Erzâk-ı ibâde [kulların rızklarına] Allahü teâlâ kefîldir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.