418

Muhabbet-i îşân [büyükleri sevmek], se’âdetin sermâyesidir. 4/21. [Hak Sözün Vesîkaları: 322.]

● Muhabbet-i îşân [büyüklere sevgi] kuvvetli oldukda, feyz alma yolu açıkdır. Her nerede olurlarsa olsunlar, feyzlerinden ve bereketlerinden ümîd olunur. Teveccüh de ilâve olursa, nûr üstüne nûr olur. 5/103.

● Muhabbet-i îşân [büyükleri sevmek], hakîkî matlûbun sevgisinin netîcesidir. 4/143.

● Muhabbetsiz ve râbıtasız, yalnız teveccühün te’sîri azdır. 4/33. [İslâm Ahlâkı: 557.]

● Muhabbet olmasa, tâlibe, matlûbun yolunu gösterici bulunmaz idi. Feyz almak ve bereketlenmek, muhabbet mikdârınca olur. Ve gizli ma’nâları çeker. Ve seven de, sevgilinin hâlini kazanır [Ona benzer]. Fenâ ve bekâ muhabbetin netîcesidir. 4/21.[Hak Sözün Vesîkaları: 322.]

● Muhabbet dostluğun kısmlarındandır. Hullet, üns [yaklaşma] ve ülfet [dostluk]dir. Muhabbet bağlanma yolu ile, dostluğun diğer kısmlarından ayrılmış ve hayret verici bir şey ve başka bir netîceler sâhibi olmuşdur. 5/134.

● Ebrârın muhabbeti i’tibârât iledir. Mukarreblerin muhabbeti, i’tibâr edilenlerden yüksekdir. 6/105.

Mâsivâ sevgisi, zâhir ve bâtında [bedende ve rûhda] olursa, avâm muhabbetidir. Yalnız zâhirde olursa, meyl-i tabi’î denir ki, zararsızdır. 5/106. [Kıyâmet ve Âhıret: 101.]

● Muhabbetdir ki, var olma ve yaratma zincirini harekete geçirip, gizli hazîneyi açığa çıkarmış, gayb sırları açıkca görünür hâle gelmişdir. Muhabbetdir ki, sâdık olan âşığı yakın derecelerine ulaşdırıp, arzû etdiklerini kendilerinden kurtarıp, [bâtıl tanrılardan kurtarıp], sevgiliye kavuşdurmuşdur. Muhabbet sebebi ile, sâdık mürîd, mürşidin kemâlâtını ve onun hâllerini kazanır. 6/111.

● Muhabbet ve adem-i muhabbet [sevmek ve sevmemek] i’tibârâtdandır. Muâmele [iş], sıfat ve i’tibârâtdan dahâ yukarıya terakkî etdikde, sevmek ve sevmemek diye birşey kalmaz. 6/235.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.