593

Savâb olur [doğrudur]. Henüz ma’sûmdur. Muhammed hangi dinde olursa, Alî de onun yoldaşı olsun, ayrılmasın. Birgün, Resûl-i ekrem, Alî ile nemâz kılarken Ebû Tâlib at ile gidiyordu. Alî, Resûlullahın sağ yanında dururdu. Meğer Ca’fer-i Tayyâr “radıyallahü anh” hazretleri Ebû Tâlibin atının ardında idi. Dedi ki, ey gözümün nûru, in sen de var, Muhammedin sol yanında dur. Onlar ile sen de nemâz kıl. Devlet sâhibi keşf ve sır sâhibi olasın. Ca’fer de inip, vardı ve sol yanına durdu. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri bakdı, gördü ki, Ca’fer de geldi, yanına durdu. Gönlü şâd oldu. Nemâz kılıp, bitirdikden sonra, buyurdu ki: (Yâ Ca’fer! Sana müjdeler olsun ki, Hak Sübhânehü ve teâlâ sana iki kanat verir. Yer yüzünden tâ Cennete kadar uçarsın. Menzilin Cennet, refîkin Hûrîayn olur. Kavuşmak istediğin Rabbilâlemîn olsun!)

Ba’zı rivâyetde, doğumları fil senesinden otuz sene geçdikde, Harem-i Kâ’bede, Receb ayının onüçünde Cum’a günü vâki’ olduğu bildirilmişdir. Nakl edilir ki, Yemen diyârında Mirem adında müttekî bir âbid vardı. Zâhidlerin zâhidi idi. Kalb-i şerîfleri mâsivâdan pâk idi. Yüzdoksan senelik ömrlerini ibâdet köşesinde geçirip, mala mülke hiç bakmamış, seccâdeden gayri bir menzile ayak basmayıp, mihrâbdan başka yere dönmemiş idi. Bir gün münâcât etdi: İlâhî! Harem-i muhteremin sâkinlerinden ve Kâ’be-i muazzamanın büyüklerinden birinin dîdârı [yüzünü görmek] ile müşerref olmak, istiyorum. Riyâsız düâsı kabûl oldu. Ebû Tâlib Mekke-i Mükerremenin şerefli büyüğü ve Kâ’be-i muazzamanın en kerîm sâkini idi. Bir seferde iken yolu o zâhid ve âbidin makâmına uğradı. Mirem Ebû Tâlibe gerekli ta’zîm şartlarını yerine getirdikden ve durumunu sordukdan sonra, Ebû Tâlib dedi ki: Mekke diyârında beni Hâşim kabîlesinden Abdülmuttalib oğlu Ebû Tâlibim. Zâhid bu haberden çok sevinip, tekrâr ta’zîm edip, dedi ki: Elhamdülillah [Allahü teâlâya hamd olsun], murâdım hâsıl oldu, düâm kabûl oldu [eseri açığa çıkdı]. Ey Ebû Tâlib; geçmişlerden bize şöyle bildirilmişdir ki, Abdülmuttalibin iki torunu olup, biri Abdüllahın sülbünden zuhûra gelip, Peygamber olur. Biri Ebû Tâlibden zâhir olup, se’âdet sâhibi olur. Peygamber otuz yaşına geldikde Alî dünyâya gelir. O Nebî ki, herkesin beklediği Peygamberdir. Henüz açığa çıkmamışdır ya’nî’ gelmemişdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.