Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

Ya’nî, Zeyd, aynı anda hem hareketli, hem hareketsiz olamaz. Yâ hareketlidir yâhud hareketsizdir.] İki ilâhın fi’lleri, yek-diğerinin aynı olursa, aralarında muhâlefetin bulunması, yâ mümkin olur veyâ olmaz. Muhâlefet mümkin olamaz. Çünki ikisi, aynı şeyi irâde etmekdedirler. İkinci şeklde ya’nî muhâlefetin mümkin olması ise, ikisinden birisinin âcizliğini îcâb etdirir. Âcizlik ise, mahlûkluk, sonradan olma, ya’nî yaratılma alâmetidir. Bu ise, ilâhlığın şânına yakışmaz. Sonradan yaratılan ilâh olamaz. 2 — Âlemin yaratıcısının [hâşâ] iki olduğu farz olunsa, ikisinden biri, tedbîrinde ya’nî dilediğini yapmakda yâ kâfî olur veyâ olmaz. İki ilâhdan birincisi, yaratıcı olarak, dilediğini yapmakda kâfî ise, ikinci ilâhın zâyi’ ve zâid ya’nî lüzûmsuz ve fazla olması îcâb eder. Bu ise, noksanlıkdır. Noksan olan...

...kanûnlarında talâk [boşanma] bahsi yazılı ve mer’iyyetde olup, zinâdan başka, aşırı, şiddetli geçimsizlik ve gadab, hattâ kadın ve erkeğin rızâları ile boşanmayı îcâb etdiren sebebler olduğu hâlde, birbirlerinden boşanamamakdadırlar. Eğer zevc, yeni sevdiği kadını evinde bulundursa, zevcin zevcesini boşayabilme salâhiyyeti ve zevc ve zevcenin rızâları ile olan ayrılıkda dahî, zevc ve zevce üç sene geçdikden sonra, bir başka kimse ile evlenebilirler. Zinâ töhmeti ile olan ayrılıkda ise, en az on ay geçdikden sonra bir başkası ile evlenebilmesi mümkindir. Bunlar Avrupa kanûnlarının ba’zı hükmleridir. Öyle ise, burada (İncîlin zinâ edeni hemen at, ayrıl) sözü nerede kalmışdır? 12 — İncîlde, (Sizden öncekilere, yalan yere yemîn etmeyin ve andlarınızı [yemînlerinizi] Rabbe ödeyeceksiniz denildiğini işitdiniz....

...şerîfin muhakkak meydâna çıkacağına îmânı olduğundan, halîfe olacağı zemânı bekliyordu. Fekat bunun hakîkî zemânı, emîrül mü’minîn imâm-ı Alînin “radıyallahü anh” vefâtından ve imâm-ı Hasenin “radıyallahü anh” hilâfeti kendinden ayırarak ona verdiği ândan sonra idi. Mu’âviye “radıyallahü anh”, acele ederek, vaktinden önce, Âişe ve Zübeyr ve Talhanın “radıyallahü anhüm”, imâm-ı Alî “radıyallahü anh” ile harb etmelerinden sonra, bu arzûsunu yerine getirmek istedi ki, bunda yanılmışdı. Fekat bu hatâsı, ictihâdda hatâ olduğundan, hiç birşey denemez. Yine o kitâbda diyor ki, Server-i âlem “sallallahü aleyhi ve sellem” Ebû Bekr ve Ömere “radıyallahü anhümâ” danışdı. İki def’a, (Fikrinizi bana söyleyiniz!) buyurdu. Onlar, (Allahü teâlâ ve Resûlü “sallallahü aleyhi ve sellem” dahâ iyi bilir) dediler. Sonra,...

...çıkarıp toprağa bırakdılar. Hudson hâini, niçin yimediniz? Çok güzel çorbadır. Oğullarınızın etinden yapdırdım dedi. Sonra, sultânı, zevcesini ve diğer yakınlarını Rangon şehrine nefy ve habs etdiler. Sultân 1279 [m. 1860] da zindanda vefât etdi. Delhîde üçbin müslimânı kurşunlıyarak, yirmiyedibin kişiyi de keserek şehîd etdiler. Ancak gece kaçanlar kurtulabildi. Hıristiyânlar, diğer şehrlerde ve köylerde de, sayısız müslimân öldürdüler. Târîhî san’at eserlerini yıkdılar. Eşi bulunmıyan, kıymet biçilemiyen zînet eşyâlarını gemilere doldurup Londraya götürdüler. Allâme Fadl-ı Hak 1278 [m. 1861] de Andaman adasında, zindanda İngilizler tarafından şehîd edildi. [Hıristiyanların birbirlerine ve yehûdîlere ve müslimânlara yapdıkları zulmleri ve tüyler ürperten işkenceleri ve Kur’ân-ı kerîme karşı alçakca yapdıkları yalan ve iftirâları öğrenmek için, (Cevâb Veremedi) 194.cü...

Hıristiyanlar 898 [m. 1492] de Endülüs Emevî Devletini[1] mahv edip, Kurtubaya girince, önce Kurtuba câmi’ine saldırdılar. Bu güzel haşmetli binâya atlarıyla girdiler. Câmi’e sığınan müslimânları merhametsizce boğazladılar. O kadar ki, câmi’in kapılarından kan akmağa başladı. Yehûdîleri de aynı şeklde katl etdiler. Vahşî İspanyollar, bütün müslimân ve yehûdîleri kılıç tehdidi ile zorla hıristiyan yapdılar. Ellerinden kaçabilenler Osmânlı devletine ilticâ etdiler. Bugün Türkiyede bulunan yehûdîler, bunların torunlarıdır. İspanya kralı Ferdinand, İspanyadaki bütün müslimânları ve yehûdîleri imhâ edince: (İspanyada artık ne müslimân, ne de dinsiz kaldı) diye iftihâr etmişdi. İşte yumuşaklık ve tatlılıkla yayıldığı iddiâ edilen hıristiyanlık ve yumuşak ve tatlı olduklarını söyliyen hıristiyanların vahşetleri! Hıristiyan fırkalarının birbirlerine yapdıkları zulm de bundan aşağı değildir....

...husûsunda, İncîllerin arasında pek çok ihtilâflar vardır. Matta İncîlinin yirmialtıncı bâbının, altmışdokuz ve dahâ sonraki âyetlerinde diyor ki: (Petrus dışarda, avluda otururken, yanına bir câriye [hizmetci kız] gelip: Sen de Celîleli Îsâ ile berâber idin dedi. Fekat o herkesin önünde inkâr edip, senin söylediğin kimseyi ben bilmem dedi. Avlu kapısına çıkınca, bir başka hizmetci kız onu görüp, orada bulunanlara: Bu Nâsıralı Îsâ ile berâber idi, dedi. O da, ben o adamı bilmem diye yemîn ederek, tekrâr inkâr etdi. Biraz sonra orada duranlar gelip, Petrusa: Gerçek sen de onlardansın. Çünki söyleyişin de seni bildiriyor dediler. O zemân Petrus la’net ve yemîn ederek başlayıp; ben o adamı bilmiyorum dedi. O anda horoz ötdü....

...hazret-i Îsâ, semâdan inmeyip, hazret-i Meryeme Rûh-ül-kuds [Cebrâîl aleyhisselâm] vâsıtası ile ilka edildiği inkâr edilmiş olur. Bundan başka, Îsâ aleyhisselâm (semâdan olan) sözünü söylerken yeryüzünde olup, semâda bulunmadığını inkâr etmek gerekir. Ayrıca, (Semâdan inen) sözü ile (Semâda olan) sözünü, bir anda Îsâ aleyhisselâmın söylemesi mümkin değildir. İkincisi: Âyetin birinci kısmı da yanlışdır. Çünki tekvînin beşinci bâbının yirmidördüncü âyetinde ve ikinci Meliklerin ikinci bâbının onikinci âyetinde Ahnûh ve İlya “aleyhimesselâm” da semâya yükselmişlerdir, denilmekdedir. Bu âyetin tahrîf edilmiş olduğunda, hiç şübhe edilemez. Birdir Allah Yeri gökü yaratan, ağaçları donatan, Çiçekleri açdıran, bir Allahdır, bir Allah! Allah her yerde hâzır, ne yaparsan o görür. Ne söylersen işitir. Vardır, birdir, büyükdür. Biz Allahı severiz....