Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

...Ebûl Âsın yanından geçdi. Hakem, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” arkasından vücûdunu, elini, kolunu oynatarak alay etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Onun bu hâlini nübüvvet nûruyla gördü ve “O şeklde kalasın” buyurdu. O ânda Hakem bin Ebûl Âsın vücûdunu bir titreme aldı ve ömrünün sonuna kadar o titremeden kurtulamadı. • Kureyşliler, aralarında anlaşarak iki kişiyi yehûdî âlimlerine gönderdiler. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hâlini sordurdular. Yehûdî âlimleri, üç şeyi sorun. Eğer doğru cevâb verirse, biliniz ki o Peygamberdir, Ona uyunuz. Yoksa yalancıdır. O zemân Ona dilediğinizi yapınız, dediler. Bu süâllerden birincisi, Eshâb-ı Kehf kıssası, ikincisi, Zülkarneyn kıssası, üçüncüsü de rûhun ne olduğu hakkında idi. Kureyşliler bunları sordular. Resûlullah “sallallahü aleyhi...

...bir sâat uzaklıkdaki (Kûfe) şehri, Alînin hilâfet merkezi idi. Alî öldürülünce, oğulları Hasen ve Hüseyn, onu Kûfenin hâricinde ve şu anda Necef denilen yerde defn etdiler. Sonra, Necef inkişâf etmeğe, Kûfe ise yıkılmağa başladı. Şî’î din adamları Necefde toplandı. Evler, çarşılar, medreseler yapıldı. İstanbuldaki Halîfe, bunlara ihsânda bulunuyordu. Çünki: 1- Îrândaki şî’î hükûmet, Necefdeki şî’îleri destekliyordu. Halîfe, onların işlerine karışsaydı, her iki hükûmet arasındaki münâsebetler gerginleşir, hattâ harb dahî vâkı’ olabilirdi. 2- Necef havâlîsinde şî’îleri destekleyen bir çok silâhlı aşîret vardı. Silâhları ve teşkilâtları pek ehemmiyyetli olmamakla berâber, halîfe, o aşîretlerle harbe girebilirdi. 3-Necefdeki şî’îler, Hindistân, Afrika ve bütün dünyâdaki şî’îlerin merci’leri idi. Halîfe, bunlara dokunduğu zemân, bütün şî’îler galeyâna gelirdi....

...sadaka vermeği, nâmûslu olmayı ve akrabâyı ziyâret etmeyi emr ediyor, dedi. Bütün Peygamberler böyle emr etmişlerdir. Herakl bunları söyledikden sonra, Ebû Süfyâna; eğer söylediklerin doğru ise, benim şu ânda üzerinde bulunduğum topraklar yakın zemânda o zâtın eline geçecekdir. Ben böyle bir Peygamberin gönderileceğini kesin olarak biliyordum. Fekat sizden, arablardan olacağını hiç zan etmezdim. Eğer Ona kavuşmamın nasîb olacağını bilsem, Ona kavuşmayı, ganîmet sayardım. Onun ayaklarının tozunu gözlerime sürme yapardım, dedi. Sonra Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Dıhye-i Kelbî “radıyallahü anh” ile gönderdiği mektûbun açılmasını emr etdi. Mektûbu açıp okudular. Herakl yazılanları dinleyip anlayınca, düşündüğü ve söylediği gibi çıkdı. Ebû Süfyân şöyle demişdir: Mektûb okununca konuşmalar çoğaldı. Biz Heraklin huzûrundan dışarı çıkdık....

O münâfığın sözlerini Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” söylediler. Buyurdu ki: Ben ancak Allahü teâlânın bildirdiği şeyleri bilirim. Şu ânda Rabbim bana devemin falan derede yuları bir ağaca sarılmış olduğunu bildirdi, buyurdu. Gidip deveyi o vâdîde yuları bir ağaca sarılmış hâlde buldular. • Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Tebük gazâsına çıkdığında, münâfıklardan bir gurub da orduya katılmışdı. Onlardan biri Vedi’a bin Sâbit idi. Bir diğeri de Eşca’dan Mahşî bin Humeyr idi. Münâfıklar kendi aralarında ordunun içinde şöyle konuşuyorlardı. Müslimânlar Benî Asfar ile yapacakları gazâyı diğerleriyle yapdıkları gazâ gibi olacak zan ediyorlar. Göreceksiniz yârın müslimânları nasıl esîr edip iplere dizerler! Bu konuşmalar sırasında Mahşî bin Humeyr, vallahi her birimize yüz değnek vursalar...

...ve sellem”, Yâ Rabbî! Va’d etdiğin yardımı ve zaferi ihsân eyle, diye düâ etdi. Bundan sonra, Rabbânî yardım ve Sübhânî meded yetişdi. Beyâz melekler atlara binmiş oldukları hâlde muhârebeye katıldılar. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, şu ân gazâ tandırının ısındığı ândır, buyurdu. Sonra bir avuç toprak istedi ve o toprağı kâfirlerin yüzlerine serpdi ve yüzleri çirkin olsun, buyurdu. Kâfirlerden o toprakla gözü dolmadık hiç kimse kalmadı. Sonra hezîmete uğrayıp, dayanamadılar ve kaçıp gitdiler. Bu husûsda bir rivâyet de şöyledir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Abbâsa “radıyallahü anh”: Ey Abbâs, bana bir avuç toprak ver, buyurdu. Resûlullah böyle söyleyince, üzerine binmiş olduğu deve karnı yere değinceye kadar çökdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi...

...darbesi vurmak istedim. O sırada âniden şimşek gibi bir ateş parladı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile benim aramızda perde oldu. O ateş beni yakacakdı. Korkumdan elimle gözlerimi kapatıp, geriye kaçdım. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” dönüp bana bakdı. Ey Şeybe! Yanıma yaklaş, buyurdu. Huzûruna yaklaşınca, İlâhî, bundan şeytânı uzaklaşdır, buyurdu. O ânda gözüm Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek yüzüne düşdü. Bana cânımdan dahâ sevimli geldi. Sonra, ey Şeybe! Kâfirlerle harb et, buyurdu. • Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Kâ’beyi tavâf ederken, bir el ve bir alaca kaftân gördük. Ben, yâ Resûlallah, o el ve alaca kaftân ne idi diye sordum....

• Mekke feth edilince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Kâ’beyi tavâf etdi. Kâ’benin çevresinde üçyüzaltmış put vardı. Putlar ayaklarından bakır ve kurşunla yere perçinlenmişdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek elindeki bir çubuk ile bir puta işâret ederek, meâl-i şerîfi, (De ki, Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitdi. Zâten bâtıl dâimâ yıkılmaya mahkûmdur) olan İsrâ sûresinin 81.ci âyeti kerîmesini okudu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” elindeki çubuk puta henüz dokunmadan, putlar yüzüstü devrildiler. Mekkede evlerde bulunan putlar da o ânda yüzüstü devrildiler. • Mekke feth edilince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alî “radıyallahü anh” ile Kâ’benin içine girdiler. Ba’zı putlar yüksek yerlere konmuşdu. Onları devirmek için el ulaşmıyordu. Hazret-i Alî “radıyallahü...