Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

...bildirilmiş olan zemânda başlar. Bildirilen yerde başlamayıp, söylendiği anda, hemen vâkı’ olur). (Kâdîhân) fetvâsında diyor ki, (Ebülleys-i Semerkandî buyurdu ki, erkek nikâh yaparken, (Boşanmak senin elinde olmak üzere, seni nikâh etdim) derse, nikâh sahîh olup, boşanmak hakkı kadının elinde olmaz. Fekat, önce kadın, (İstediğim zemân, boşanmaklığım elimde olmak üzere sana nikâhlandım) der, erkek de, kabûl etdim derse, hem nikâh sahîh olur, hem de, boşanmak kadının elinde olur. Çünki, önce erkek söyleyince, tefvîd nikâhdan evvel olup, sahîh olmıyor. Önce kadın söyleyip erkek kabûl edince, tefvîd nikâhdan sonra olup, ikisi de sahîh oluyor. Ya’nî, erkek kabûl etdim deyince, kadının söylediklerini tekrâr etmiş olup, bunu kabûl etdiğini bildirmiş oluyor. Böylece nikâhdan sonra tefvîd yapmış...

Şâfi’î mezhebini taklîde başladıkları ânda eski nikâhları bâtıl olur. Şâfi’î mezhebini taklîde başlamadan önce nikâhları bâtıl olmaz. Önceki evliliklerinin harâm olmadığı ve mevcûd çocukları habîs olmadıkları (Bezzâziyye) fetvâsında da yazılıdır. Nitekim, niyyet etmeden aldığı abdest ile öğleyi kılan hanefînin nemâzı sahîh olur. İkindiden sonra, Şâfi’î mezhebini taklîde başlarsa, niyyet ederek yeniden abdest alması lâzım olur ise de, öğle nemâzını kazâ etmesi lâzım olmaz). Bir kimsenin, boşamağı ve köle âzâd etmeği (Temlîk) etmesi, ya’nî mülke ve sebeb-i mülke bağlaması, Hanefî ve Mâlikî mezheblerinde câizdir. İmâm-ı Şâfi’î ve Ahmed bin Hanbel “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ” ise, câiz değildir dedi. (Mecmû’a-i Zühdiyye) kitâbında diyor ki, talâk, ipi çözmek demekdir. Bâin olan talâkda nikâh derhâl bozulur....

...katı değildir. Güneşin ve diğer sâbit yıldızların sıcaklığı kırkmilyon derece civârında olup bu sıcaklıkda, atomlar elektronlarını gayb etmişdir. Çıplak çekirdekler uçuşur. Atomların birbiri üzerine yapdıkları te’sîrler, yalnız dış halkalarında dönen elektronların adedini değişdirir. Ya’nî, iki elemanın atomlarının elektron alış-verişine kimyâ tepkimesi (reaksiyon şimik) diyoruz. Yanma hareketleri ve bütün enerji değişmeleri bu elektron mübâdelesinden meydâna geliyor. Kimyâ kanûnları, atomun iç halkalarına ve hele çekirdeğine giremiyor, karışamıyor. Atom bombasının enerjisi, kuvveti ise, atomun çekirdeğinin değişmesinden meydâna geliyor. Atom bombası yerine, çekirdek bombası demek dahâ doğrudur. Atom çekirdeğinde mu’azzam kuvvetlerin saklanmış olduğu, ilk olarak radioaktif cismleri tedkîk ederken meydâna çıkdı. Bu cismlerin, asrlar zarfında, neşr etdikleri enerjiyi bir ânda çıkarmakla, atom bombası yapıldı. Çekirdeklerde...

...dediğimiz mikdâra düşünce, 238 çekirdekleri tarafından yakalanıyorlar. Böylece, hiçbir nötron, sür’ati dahâ azalarak termik nötron hâline gelemiyor. Uranium 235 saf olarak, pek güç ayrılabiliyor ve bugün ancak Birleşik Amerika ve Rusyada ve pek az mikdârda da İngilterede elde edilebiliyor. Fekat, saf bir uran 235 parçasında, saçılan bütün nötronlar yeni inşikaka sebeb olarak, parçanın kütlesi, kritik (tehlükeli) mikdârı bulunca, zincirleme inşikak bir ânda hâsıl oluyor. Bu suretle bir atom cihâzı değil, bir atom bombası meydâna geliyor. Fen sâhalarında, fâideli işlerde kullanılan ve ayarlaması mümkin, zincirleme inşikaklar yapılmasına yarayan atom cihâzına, (Réacteur nucléaire) diyoruz. Reaktör nükleer içinde, saf Uranium 235 kullanılmıyor. Sür’atleri rezonans enerjisine düşen nötronlardan, kâfi mikdârının, Uranium 238 tarafından yakalanması önleniyor....

[m. 1969] senesi Temmuzun onyedinci günü Amerikadan atılan füze ile ikinci olarak aya üç astronot gönderildi. 21 Temmuzda onaltı tonluk örümcek şeklindeki cihâzla aya inerlerken iki astronot telsizle şu haberi gönderdi: (Kim olursanız olunuz, nerede bulunursanız bulununuz. Şu ândaki işimizi düşünerek, kendi âdetlerinize göre Allaha düâ ediniz!). Aya inen cihâzın oniki tonu yakıt idi. Tûlü 6,98, kutru 9,4 metre, hacmı 4,5 metre-küp idi. Beş köşeli bir topaç gibi idi. Dört müteharrik ayaklı, dört milimetre kalın alüminium ile kaplı idi. Ay üzerinde yirmibirbuçuk sâat kaldı. İki astronot ay yüzeyine merdivenle inip, iki sâat onüç dakîka kaldı. Aya telsiz merkezi ve bayrak yerleşdirdiler. Ay sathı, taş parçaları ve ince kum idi. Aydan yirmibeş...

...bir zemân, aslına uygun olamaz. Bu bakımdan islâmiyyeti incelemek isteyen yabancılara, islâm âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” (Akâid) kitâbları tavsıye edilmelidir. Hakkın yüzdört kitâbı ki, nebîler üzre inmişdir, kütübdür onların dördü, suhuf yüzü, kelâmullah. Zebûru verdi Dâvüda, dahî Tevrâtı Mûsâya, ve hem İncîli Îsâya, getirmiş Cebrâîl vallah. Habîbullaha Kur’ânı getirdi, hâcet oldukca, yirmi üç yıl itmâm eyleyip kesildi vahyullah. Dahî hem nebîler hakkında bildim ismetü fitnet, nezâfet hem emânet, sıdkla teblîgu hükmillah. Gadrle, zenbü humk ve kezbü ketmü hıyânetden, münezzehdir, müberrâdır cemî’i Enbiyâullah. Nebîler ismini bilmek, dediler ba’zılar vâcib, yirmi sekizin bildirdi, Kur’ânda bize Allah. Cemî’i enbiyânın evvelidir hazret-i Âdem, kamûdan efdalü âhır, Muhammeddir resûlullah. İkisinin arasında, katî çok enbiyâ gelmiş,...

...denilen ulularından uydurma kerâmetler anlatdılar. İstanbulda Merdiven köyündeki tekkelerinin kurucusu olan (Ahmed baba), gençleri toplayıp, ismi bilinmiyen babalardan biri şöyle uçmuş, bir ânda Şâma gitmiş, falan gün, beni falan meyhâneden kaldırın demiş, o gün gitmişler, küpün dibinde ölü bulmuşlar. Başka bir baba, arslana binmiş, okyânusu dolaşıp gelmiş derdi. Bunun hocası olan Halîl baba da, Samatyada, bir evde gençleri toplıyarak yalanlar söylerdi. [(Kâşif-ül-esrâr) kitâbının sâhibi, devâm ederek diyor ki,] orada bulunarak, babayı rezîl etdim. Ev sâhibi de, beni evinden kovdu. Yalanlarından biri de, herkese mal, rütbe, evlâd verilmesi, insanların ölmesi, hastaların iyi olması, babaların elindedir derler. Nemâzı bir kerre kılmak farzdır. Oruc da, ömründe bir gün tutmak farzdır. Gusl de, ömründe bir...