Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

...ve sonra görülüp, üç vasatî gün devâm eden kanlar iki ayrı hayz olurlar. Beyâzdan başka her renge ve bulanık olana hayz kanı denir. Bir kız, hayz görmeye başlayınca (bâliga) olur. Ya’nî kadın olur. Hayz görmiyen kızın ve menîsi olmıyan oğlanın, onbeş yaş temâm olunca, bâlig sayılacağı (Dürr-i Yektâ) şerhinde yazılıdır. Hayz kanı görüldüğü andan, kesildiği güne kadar olan günlerin sayısına (Âdet zemânı) denir. Âdet zemânı en çok on gündür. En az üç gündür. Şâfi’î ve hanbelî mezheblerinde, en çoğu onbeş, en azı bir gün, mâlikîde en çoğu 15 gün ise de, ilk görülen kan hayz olur. Mâlikî ve şâfi’î mezhebini taklîd eden hanefî mezhebindeki bir kadının âdeti on günü aşarsa, bu...

...de don kirlenmez. Yalnız pamuk uzun olup ucunun dışarda kalmaması lâzımdır. Ucu dışarda kalır ve bevl ile ıslanırsa, abdest bozulur. Şâfi’îler, Ramezân-ı şerîfde, pamuk koymamalıdır. Çünki, Şâfi’î mezhebinde orucu bozar. [Abdestde ve nemâzda şâfi’îyi taklîd eden hanefî pamuk koyunca, orucu bozulmaz. İhtiyârlarda ve hastalarda, zeker küçülüp, üzerine sarılı bez çıkıyor. Böyle kimseler, küçük naylon torbaya, mendil kadar bez yerleşdirip, zeker ve husyeleri torbaya koyar. Torbanın ağzını bağlar. Beze dirhemden fazla idrâr sızar ise, abdest alırken, bez değişdirilir. İdrâr kaçıran, fekat özr sâhibi olmıyan kimse, temiz olarak bağladığı bezde yaşlık görür, ne vakt damladığını bilmezse, yüzotuzsekizinci sahîfede yazılı, hayz kanında olduğu gibi, gördüğü anda damladı sayılır. Şübhe eden kimse, nemâza dururken beze...

Bunlar, kendilerini beğenmiş câhillerdir. Kur’ân-ı kerîme uyduklarını sanıyorlar. Hâlbuki, nefslerine ve şeytâna uymakdadırlar. Herkesi de Kur’ândan ve (Buhârî)den ma’nâ çıkarmağa kışkırtıyorlar. Bu ahmaklara aldanmamalıdır. Her müslimân, (Ehl-i sünnet)i’tikâdında olmalı ve dört mezhebden birine uymalıdır. Dört mezhebin kolay taraflarını araşdırıp, birbirine karışdırmağa (Telfîk) denir. Nefse ve şeytâna uyarak, telfîk yapmak yasakdır. [İhtiyâc olduğu zemân, bir iş için câiz olur.] Din adamı geçinen câhil kimse ile müctehid olan âlimler arasındaki fark, yer ile gök arası gibidir. Hattâ şeytân ile melek arasındaki fark gibidir. Fekat, gâfil, ahmak ve nefslerine bağlı olduklarından, kendilerini âlim, kâmil sanıyorlar. Böyle kimselere zındık denir. Bu zındıkları şeytân aldatmış olduğundan, müctehidleri taklîd etmek istemiyorlar. Anlıyamıyor ki, Nass ile açık bildirilmiş...

...kifâyedir. Bir sebeb ile, geçici harâm olan, ya’nî, o sebeb kalkınca evlenmesi halâl olan yedi kadına selâm vermek câiz değildir. Bunların selâmına cevâb vermek farz olmaz. Zengine, zengin olduğu için selâm vermek câiz değildir. Zengin önce selâm verirse, cevâb verilmesi farz olur. Büyüklerin çocuklara selâm vermesi câizdir. Selâmda sünnet şöyledir ki, önce büyük küçüğe, şehrli köylüye, devedeki ata binmiş olana, atdaki merkebde olana, merkeb üstündeki yaya yürüyene, ayakda olan oturana, az olan çok olana, efendi hizmetcisine, baba oğluna, ana kızına verir. Rütbe ve ni’meti çok olan önce verir. Nitekim, mi’râc gecesi, önce Allahü teâlâ selâm verdi. İki müslimân, birbirine aynı ânda selâm verirse, her ikisinin de, birbirine cevâb vermesi farz olur....

...kitâbının sonunda ve (En-ni’met-ül-kübrâ alel-âlem fî-mevlid-i seyyid-i veled-i Âdem) kitâbında mevlid okumanın meşrû ve çok sevâb olduğunu isbât etmekdedirler. Bu üç kitâb ve aşağıdaki dört kitâb, İstanbulda basdırılmışdır. Mevlid okutmağa mâni’ olmamalı, tegannî ile okumağa ve kadınların erkeklere görünerek dinlemelerine mâni’ olmalıdır. 29 — Şâm âlimlerinden Ebû Hâmid bin Merzûkun “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” (Ette’akkub-ül-müfîd) kitâbında ve iki cild (El-berâet-ül-eş’ariyyîn) kitâbından özetlenen (Et-Tevessülü bin Nebî ve bis-Sâlihîn) kitâbında İbni Teymiyyeye ve İbni Kayyıma ve Abdülvehhâb oğluna cevâb verilmekdedir. 30 — Bağdâd âlimlerinden Cemîl Sıdkî efendinin (El-fecr-üs-sâdık fir-redd-i alelmünkiri-t-tevessül-i vel-havârik) kitâbı vehhâbîleri rezîl etmekdedir. 31 — Tayland âlimlerinden Mustafâ bin İbrâhîm Siyâmî hazretlerinin (Nûrul-yakîn) kitâbı, 1345 de basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda...

...bu kitâb, kendi kendini yalanlamakdadır. Çünki, ikiyüzüncü [200] sahîfesinde, (Gökler Allahdan korkar, Allah göklerde his yaratır. Anlarlar, Kur’ânda, yerlerin ve göklerin tesbîh etdikleri bildirildi. Resûlullahın avucuna aldığı taş parçalarının tesbîh etdiklerini ve mesciddeki Hannâne denilen direğin inlediğini ve yemeğin tesbîh etdiğini Eshâb işitdiler) diyor. [Dağlarda, taşlarda, direkde his ve idrak olduğunu söyleyip de, Peygamberlerde ve Evliyâda his olmaz demeleri, şaşılacak şeydir. Dirilere tevessül olunur, ölülere tevessül olunmaz demekle kendileri müşrik oluyorlar. Çünki bu söz, diriler duyar ve te’sîr eder, ölüler duymaz ve te’sîr etmez demekdir. Allahdan başkasının te’sîr etdiğine inanmak olur. Böyle inananlara kendileri müşrik diyor. Hâlbuki, ölü de, diri de birer sebebdir. Te’sîr eden, yaratan yalnız Allahü teâlâdır.] (Âlûsî tefsîri)nde...

...uzak yerlere cihâda gitmişler, çoğu şehîd olup geri dönmemişlerdi. Zevceleri de, bu sevâblara ortak oldukları için sevinmişlerdi.] Ellibeş def’a hac yapdı. Son haccında, Kâ’be-i mu’azzama içine girip, burada iki rek’at nemâz kıldı. Nemâzda, bütün Kur’ân-ı kerîmi okudu. Sonra, ağlayarak (Yâ Rabbî! Sana lâyık ibâdet yapamadım. Fekat, senin akl ile anlaşılamıyacağını iyi anladım. Hizmetimdeki kusûrumu, bu anlayışıma bağışla!) diyerek düâ etdi. O ânda bir ses işitildi ki, (Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın ve bana güzel hizmet etdin. Seni ve kıyâmete kadar, senin mezhebinde olup, yolunda gidenleri afv ve magfiret etdim) buyuruldu. Hergün bir ve her gece bir kerre Kur’ân-ı kerîmi hatm ederdi. Bunlar (Dürr-ül-muhtâr)da ve (İbni Âbidîn)in önsözünde ve (Hayrât-ül-hisân)da...