Reliable 5V0-31.23 Test Notes 🐒 5V0-31.23 Interactive Course 🏦 5V0-31.23 Interactive Course 🙊 Go to website 《 www.pdfvce.com 》 open and search for 《 5V0-31.23 》 to download for free 🐟Reliable 5V0-31.23 Test Price - search results

If you're not happy with the results, please do another search

...kabrinin toprağından bir mezâra bir avuç toprak atsalar, o kimse mağfiret-i ilâhiyyeye kavuşur). [Yâ o mezârda yatanın hâli nasıl olur?] Buyurdu: Allahü teâlânın bu fakîri mümtâz eylediği yolun esâsı, temeli, sonda kavuşulan hâllerin başlangıca yerleşdirildiği Ahrâriyye yoludur. Bu esâs üzerine binâlar ve köşkler kuruldu. Bu temel, bu kadar sağlam olmasaydı, şimdiki durum böyle olamazdı. Bu kıymetli tohmu, Buhârâ ve Semerkanddan getirip, aslı Medîne-i münevvere ve Mekke-i mükerreme toprağından olan, Hindistâna ekdiler. Fazîlet ve ikrâm suyu ile senelerce suladılar. İhsân ile büyütdüler. Olgunlaşıp, kemâle gelince, şimdiki ilm ve ma’rifet meyveleri hâsıl oldu. Buyurdu: Bize bildirildi ki, hazret-i Mehdî “aleyhirrahme”, bizim bu nisbetimizde bulunacak, bizim ma’rifet ve hakîkatden yazdıklarımızı okuyacak ve kabûl edecekdir....

Gayret-i ilâhiyyeden münkirin birdenbire bütün a’zâsı, birbirinden ayrıldı ve bedeni parça parça oldu. Talebe korkdu. Evden dışarı çıkdı. İmâmın yanına geldi. Âdetleri üzere kapının önünde duruyordu. Talebesinin elini tutup, o münkirin evine götürdü. İçeri girdiler. Ölünün dirilmesi için Allahü teâlâya düâ eyledi. Münâcâtda bulundu. Allahü teâlâ kabûl buyurdu. Bir müddet sonra kalkdılar. Talebesine, (Ben hayâtda kaldıkca, bu olanı kimseye söyleme!) buyurdu. 11 — Birgün talebesinden on kişi aynı akşam İmâmı iftâra da’vet etdiler. Kabûl buyurdu. Aynı akşam, aynı ânda, hepsinin evinde hâzır bulunup, iftâr etdiler. 12 — Birgün buyurdu ki, Kâ’be-i mu’azzamayı tavâf arzûm o kadar ziyâdeleşdi ki, yerimde duramaz oldum. Allahü teâlânın lutfü ile, bu şevk ve iştiyâk câzibesinde, Kâ’be-i...

İmâmın orada bulunan talebesi, gelenleri ziyâret edip, istifâde etdiler. 4 — Cüzzam (Miskin) hastalığına yakalanan bir kimse, İmâmdan, şifâ için düâ istedi. Teveccüh eyledi. Cüzzam hastalığından kurtulup, tâm bir şifâ buldu. 5 — Halkada dâima Kur’ân-ı kerîm okuyan bir hâfız, ağır şeklde hastalandı. Herkes ümmîdi kesmişdi. İmâm-ı Rabbânî, onu himâyem altına aldım, buyurdu. Hemen iyi oldu. 6 — Seferde iken arkadaşları ve talebesi havanın boğucu sıcaklığından çok sıkıldı. Ondan, merhamet istediler. İmâm “kuddise sirruh”, Allahü teâlâya ilticâ etdi. O ânda bir parça bulut göründü ve hafîfce yağmur yağdı. Sıcaklık geçdi. Toz kalmadı. 7 — Muhlislerinden birkaçı, uzak bir yerde Hindûlara âid bir puthâneyi boş bulup, putları kırdılar. Putperestler, her tarafdan ellerinde...

...ve (Ne gördün?) buyurdu. Hazret-i İmâmın ayaklarına kapandı ve (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bir sohbeti ile, Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” vilâyetin bütün makâmlarına kavuşmuşlardır) şimdi anladım, diye arz etdi. 2 — Mevlânâ Yûsüf hasta idi. Ölümü yaklaşmışdı. İmâm-ı Rabbânî, onu ziyârete geldi. Mevlânâ Yûsüf teveccüh ve himmet istedi. İmâm “kuddise sirruh”, murâkabe ile meşgûl olup, onu Fenâ ve Bekâ makâmlarına kavuşdurdu. O, bu hasta hâlinde, kalbindeki bu ilerlemeleri görüp, haber verdi. Yolu temâm eyledi ve aynı ânda Allaha kavuşdu. 3 — Talebesinden ba’zısı, Gavs-ül-a’zamı, ya’nî Abdülkâdir-i Geylânîyi “kuddise sirruh” ziyâret etmeği, İmâma, arz etdiler. Susdu ve Gavs-ül-a’zamın “radıyallahü anhümâ” rûhuna teveccüh eyledi. Mubârek rûhu göründü ve talebelerinin büyükleri ile teşrîf eyledi....

Onun şefâ’ati ile, çok çok kimseler Cennete girer.) (Sıla), birleşdirici demekdir. Tesavvufu fıkh bilgileri ile birleşdirdiği için bu ism, İmâm-ı Rabbânîye “kuddise sirruh” verildi. Zemânın âlimleri, Ona bu ism ile hitâb eylediler. Kendisi de, oğlu Muhammed Ma’sûma “kuddise sirruh” yazdığı bir mektûbda, (Beni iki deryâ arasında sıla yapan Rabbime hamd ederim) diye buyurmakdadır. Dokuzyüzyetmişbir 971 hicrî kamerî senesinde dünyâya teşrîf eyledi. Binotuzdört 1034 [m. 1624] senesinin Safer ayının yirmidokuzuncu salı günü vefât eyledi. Dahâ çocuk iken, mubârek, temiz alnında, olgunluk, vilâyet ve hidâyet nûrları parlıyordu. Çok küçük iken, şâh Kemâl Kihtelî-yi kâdirînin “rahmetullahi aleyh” bereketli nazarlarına kavuşmuşdu. O ânda nisbet-i kâdiriyyeyi Ona ilkâ eylemişdi. Kısa zemânda Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Sonra babasından...

...tesavvuf yolunda çalışmakla olur). İslâm âlimleri, Muhammed aleyhisselâmın Allahın Peygamberi olduğunu çeşidli yollarla isbât etmişlerdir. Bunlardan birkaçını bildirelim: Muhammed aleyhisselâm Peygamber olduğunu söylemiş ve sözünün doğru olduğunu bildirmek için mu’cizeler göstermişdir. Böyle olduğu, tevâtür ile, ya’nî sözbirliği ile bizlere kadar, haber verilmişdir. Mu’cizelerinin en büyüğü Kur’ân-ı kerîmdir. Kur’ân-ı kerîm mu’cizdir. Ya’nî, Onun gibi söz kimse söyliyemez. (Buna benzer siz de söyleyiniz!)diyerek, meydân okumuşdur. Arabistânın meşhûr şâ’irleri uğraşmışlar, benzerini söyliyememişlerdir.(Tûr) sûresinin otuzdördüncü âyetinde meâlen,(Öyle ise, bir benzerini söyleyiniz!) ve (Hûd) sûresinin onüçüncü âyetinde, meâlen, (Onlara söyle ki, kendimden söylediğimi sandığınız bu Kur’ânın sûreleri gibi, on sûre de siz söyleyiniz!) ve (Bekara) sûresinin yirmiüçüncü âyetinde, meâlen,(Kulumuza [ya’nî Muhammed aleyhisselâma] gönderdiğimiz Kur’ânda, [ya’nî bizim...

...nazm: Bir kimse ki, Kur’ândan, hadîsden anlamaz, Cevâb vermemek gibi, ona cevâb olmaz! Hazret-i Ebû Bekre dil uzatan zındıklara yazıklar olsun! O büyük Sahâbîde küfr ve dalâlet şübhesi olsaydı, Resûlullahın binlerce Sahâbîsi, ilmleri ve adâletleri ile sözbirliği yaparak, Onu Resûlullahın makâmına geçirmezlerdi. Hazret-i Ebû Bekrin halîfeliğini kabûl etmemek, zemânların en iyisi olduğu hadîs-i şerîfde bildirilmiş olan, o zemânki, otuzüçbin kişiye inanmamak olur. Azıcık düşünebilen kimse, böyle yanlış bir söz söyliyemez. Otuzüçbin müslimânın yanlış bir işde sözbirliği yapdığı ve sapık, bozuk birisini Resûlullahın yerine koyduğu bir zemân, zemânların en iyisi olmak şöyle dursun, iyi bir zemân bile olamaz. Böyle olduğunu bildiren hadîs-i şerîf, [hâşâ] saçma bir söz yapılmış olur. Böyle söyliyen, böyle...