1249

Bu dik çubuğa (Mikyâs) denir. Bu mikyâsın gölgesi, öğleden evvel, dâirenin dışına kadar uzundur ve garb tarafındadır. Güneş yükseldikce, ya’nî irtifâ’ı artdıkça gölge kısalır. Gölgenin ucu, dâireye girdiği noktaya işâret konur. Öğleden sonra, dâirenin şark tarafından dışarı çıkdığı noktaya da bir işâret konur. Bu iki işâret arasında kalan kavsin [yayın] ortası ile, dâirenin merkezi arasına düz bir hat çizilir. Bu hat, o mahallin (Nısf-ün-nehâr hattı) olur.) Nısf-ün-nehâr hattının istikâmeti, şimâl ve cenûb cihetlerini gösterir. Güneşin ön kenârı, o mahallin, üfk-ı zâhirî hattından, gâye irtifâ’ına gelince, (Zâhirî zevâl vakti) başlar. Bundan sonra, gölgenin kısaldığı his edilmez. Bundan sonra, güneşin merkezi, Nısf-ün-nehâra gelerek, hakîkî üfukdan gâye irtifâ’ında olur. Bu vakt, (Hakîkî zevâl vakti)dir. Hakîkî zevâl vaktinde, vasatî sâat ile, zevâl vaktleri, arz dereceleri ile değişmez. Güneş, buradan ayrılırken, gölge de Nısf-ün-nehâr hattından ayrılır, fekat his edilmez. Arka kenâr, üfk-ı zâhirî hattının gurûb mahalline nazaran, zâhirî gâye irtifâ’ına inince, zâhirî zevâl vakti biter. Bu vakt (Zâhirî zuhr vakti) başlar. Gölgenin uzamağa başladığı görülür. Gölge boyunun değişmediği zemânın ortası(Hakîkî zevâl vakti) dir. Londrada teleskoplarla, güneşin merkezinin meridiyenden geçiş ânı görülerek, zevâlî sâatler ayar edilmekdedir. Bu mer’î hakîkî zevâl vaktinde, hakîkî sâat 12 dir. Bu 12 ile ta’dîl-i zemânın cebrî toplamı, mahallî sâat makinesinde o günün (vasatî sâat) başlangıcı ya’nî 12 si olur. Hesâb ile bulunan riyâdî vaktler, sâat makinelerindeki mer’î vaktleri de gösterir. Vasatî sâat makinelerinin başlangıcı olan bu (Mer’î zevâl vakti), güneşin zevâl vaktine geldiği vakt olan (Riyâdî zevâl vakti) nden 8 dakîka 20 sâniye sonradır. En kısa gölge uzunluğuna (Fey-i zevâl) denir. Fey-i zevâl, arz ve meyl derecelerine göre değişir.

Pergel, fey-i zevâl boyu kadar açılır. Bir ayağı, nısf-ün-nehâr hattının dâireyi kesdiği noktaya konur. Diğer ayağının nısf-ün-nehâr hattının dâire dışındaki kısmını kesdiği nokta ile merkez arasındaki mesâfe nısf kutr olmak üzere, ikinci bir dâire çizilir. Mikyâsın gölgesi bu ikinci dâireye geldiği vakt, (Zâhirî asr-ı evvel vakti) olur. İkinci dâireyi hergün yeniden çizmek lâzımdır. Fey-i zevâl, yalnız öğle ve ikindi nemâzlarının vaktlerini bulurken kullanılır. Başka vaktleri bulurken kullanılmaz.

(Mecma’ul-enhür)de ve (Riyâd-ün-nâsıhîn)de diyor ki, (Zuhr vakti, güneşin zevâlinden başlar. Ya’nî, arka kenârı, üfk-ı zâhirî hattından, gâye irtifâ’ına yükseldiği mahalden, alçalmağa başlayıncadır. Zevâl vaktini anlamak için, bir çubuk dikilir. Çubuğun gölgesinin kısalması durunca, ya’nî kısalmaz ve artmaz ise, (Zevâl vakti)dir. Bu vaktde nemâz kılmak câiz değildir. Gölge uzamağa başlayınca, zevâl vakti temâm olur). Kitâbda bildirilen gâye irtifâ’ı, hakîkî üfka nazaran olan irtifâ’lar değildir. Ön kenârın, üfk-ı sathîden, ya’nî üfk-ı zâhirî hattının şark tarafından gâye irtifâ’ına yükseldiği ve arka kenârın, üfk-ı sathîden, ya’nî zâhirî üfuk hattının garb tarafına nazaran gâye irtifâ’ına indiği iki mahal bildirilmekdedir. Çünki, vakt ta’yîninde hakîkî üfkun değil, zâhirî üfuk hattının kullanılacağı (İmdâd) hâşiyesinde yazılıdır. Güneşin ön kenârı, üfk-ı sathîden ya’nî üfk-ı zâhirî hattından gâye irtifâ’ına yükselince (zâhirî zevâl vakti) başlar. Arka kenârı üfk-ı sathîden, ya’nî üfk-ı zâhirî hattının gurûb mahalline nazaran zâhirî gâye irtifâ’ından alçalmağa başlarken, zâhirî zevâl vakti temâm olur ve zâhirî zuhr vakti olur. Bu vaktde mikyâsın gölgesi, his edilemiyecek kadar az uzamışdır. İkindi nemâzının zâhirî vakti, bu gölge, çubuk boyu kadar uzayınca başlar. Hakîkî zevâl vakti, bir ândır. Ön ve arka kenârların zâhirî zevâl vaktleri ise, bu kenârların, merkezleri hakîkî zevâl noktası ve nısf kutrları, râsıdın bulunduğu yerin yüksekliğine mahsûs olan (İnhitât-ı üfuk)derecesi kadar olan, semâ küresindeki (Zâhîri zevâl mahalli) dâirelerine girip çıkdıkları vaktlerdir. Zâhirî zevâl mahalli, bir nokta değil, bu dâirelerin, güneş mahrekini kesdiği iki nokta arasındaki kavsdir. Bu dâirelerin en büyüğü (Şer’î zevâl mahalli dâiresi)dir. İslâmiyyetde zevâl vakti, ya’nî gündüz müddetinin ortası, güneşin ön kenârının bu şer’î dâireye girdiği ve arka kenârının çıkdığı, iki nokta arasındaki zemândır. Güneşin ön kenârı dâireye girince, (Şer’î zevâl vakti) başlar. Arka kenârı bu dâireden çıkınca, şer’î zevâl temâm olup, (Şer’î zuhr vakti) başlar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.