418

Fenâ hâsıl olmadıkca, Allahü teâlânın zâtı bilinemez. 1/311. [Mektûbât Tercemesi: 497.]

● Fenâ hâsıl olmadıkca, cenâb-ı Kudse kavuşmak müyesser değildir. 1/31. [Mektûbât Tercemesi: 52.]

● Fenâ, vilâyet yolunda lâzımdır. Çâre yokdur ve nübüvvet yolunun yaklaşma derecelerinde, eşyâya bağlılığın ortadan kalkması için, fenâ hiç lâzım değildir. 1/313.[Mektûbât Tercemesi: 502.]

● Fenâ ve bekâ, rûh vasflarındandır. Zâhirin olgunluğu, bâtının hâllerinden ma’lûmât verir. 3/53.

● Fenâ ve bekâ, sâlikin mebde-i te’ayyünü olan ism iledir. Zât-i teâlâ ile değildir. 3/79.

● Kalbin fenâsına kavuşmasına aldanmamalıdır, geri dönmek mümkindir. 1/116.[Mektûbât Tercemesi: 165.]

● Fenânın hâsıl olmasında, varlığın yok olması lâzım değildir. Çünki, fenâ için, varolmak [vücûdîlik] yokdur ki, yokluğu tasavvur edilsin. Yokluk ile ilgili birşey idi. Vehm ile kendini var saydı. Görülenin yok olması ile, sırf yokluk olur. 3/62. [Se’âdet-i Ebediyye: 754.]

● Fenânın mukaddemeleri [Fenânın başlangıcları] makâmât-i aşere [on makam]dir ki, tevbe, zühd, tevekkül, kanâ’at, uzlet, zikr, teveccüh, sabr, murâkabe ve rızâdır. Bunları ele geçirmek gerekdir. Her ne kadar fenâ, Cenâb-ı Hakkın ihsânı ise de, bunlar çalışmakla kazanılır, [kesb edilir]. 1/38. [Mektûbât Tercemesi: 65.]

● Fenâ ve bekâ ta’bîrleri, sonradan ihdâs edilmiş olup, ilk def’a kullanan Ebû Sa’îd-i Harrâzdır. 1/313. [Mektûbât Tercemesi: 502.]

– K –

● Kabe kavseyn ev ednâ. 2/91.

● Kâdî İyâd, (Şifâ)sında, imâm-ı Mâlikden naklen buyuruyor ki: Eshâb-ı kirâma ve Alî ve Mu’âviye veyâ Amr ibni Âs’a “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” dalâlet ve küfr üzere dil uzatan öldürülür. 1/251. [Mektûbât Tercemesi: 308.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.