369

Onlar da sabr ederler, sabr edenler derecesine ulaşırlar. Allahü teâlâ, hiç bir kulunun amelini zâyi’ etmez.]

Protestanların, (Kutub memleketleri gibi mahallerde, binlerce kişi, hıristiyanlığa tâbi’ olarak, hiç bir zorluk olmaksızın dinlerinin âyinlerini icrâ ederler) sözleri de, doğru değildir. Çünki, zikr olunan kuzey kutub dâiresine yakın mahaller, Amerikanın en kuzeyi ile Sibiryanın uçlarıdır. Buralarda Eskimolar ve Samoidler gibi sayıları çok az olan bir kaç ibtidâî kavm oturur. Bunlar balık ve vahşî hayvan avlıyarak yaşarlar. Buğday ve üzüm gibi şeyleri yetişdiremediklerinden, ekmek ve şerâbı bilmezler. Orada, mukaddes kurban (İşâ-i rabbânî) âyinini icrâ etmek için, papazın ne yapdığını anlamak isteriz. Çünki, ekmek ve şerâb Îsâ aleyhisselâmın etine ve kanına tehavvül edeceğinden, buradaki hıristiyanlar tanrılarını yiyip içemezler. [Tanrıları ile birleşmedikleri için de, günâhları afv edilemez ve büyük günâh kirinden temizlenemezler. Vah zevallı hıristiyanlar! Pis ve kirli vaftîz sularından hastalık geçmeyip de, orucun ve abdestin sıhhate zarar vereceğini söyliyen papazlar acabâ bu sözlerine kendileri inanıyorlar mı? Yoksa protestan cem’iyyetlerinden aldıkları paraların hâtırı için mi böyle çirkin, ilme ve akla uymayan iftirâlar yapıyorlar?]

Şimdi insâf ile bu iki dîni karşılaşdırdığımız zemân, hangisinin icrâsının kolay olduğunu açıkca görürüz. İslâm dîni, yeryüzünün her noktasında bulunan her kavmin, hiç bir güçlük, hiçbir zorluk olmaksızın uyabilecekleri [ve dünyâ ve âhiret se’âdetine kavuşduran] bir dindir. Bir tevhîd dînidir. Bu dînin, teslîs üzerine kurulmuş olan hıristiyanlıkdan üstünlüğü ve kıymeti güneş gibi meydândadır.

[Az söyledim dikkat etdim, kalbini kırmamağa,
Bilirim üzülürsün, yoksa sözüm çokdur sana.]

Protestan papazların islâm dînine i’tirâzlarından biri de, nemâzdaki kırâetdir. Bu papazlar,(Nemâzın farzlarından olan kırâet, ya’nî Kur’ân-ı kerîmden bir parçayı ezberden okumak, ba’zı yerlerde rûhânî oluyorsa da, düşünüldüğü zemân, kırâetin de, nemâzın diğer farzları gibi rûhânî olmadığı ortaya çıkar. Beş vakt nemâzda, tekbîr ve Fâtiha ve ettehıyyât, rükû’ ve secde tesbîhleri ve bunlara benzer ba’zı tesbîh ve düâlar okunmakdadır. Bunları durmadan devâmlı olarak ömr boyunca, her gün belli vaktlerde tekrâr ederler. İnsan bundan usanıp bıkar.

Her resmî şeyleri i’tina ile yapmakdan ve bir takım fânî ve ehemmiyyetsiz ameller ile uğraşmakdan, hiç bir fâide gelemiyeceğini, Îsâ aleyhisselâmın İncîlde buyurduğu şu iki âyetden açıkça anlaşılır:

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.