481

Müctehidlerin yasak etdiği her şeyi, onlara yüklemeğe kalkışmak kadar çirkin ve iğrenç bir iftirâ olamaz. Müctehidlerin dîni genişletdiklerini söylemek, çok câhilce ve ahmakça bir sözdür. Buna gülmekden başka cevâb verilmez. Din genişlemez. Hâdiseler çoğalır. Zemânla zuhûr eden ve gelişen hâdiselere islâmiyyeti tatbîk etmek, islâmiyyete büyük hizmet ve çok kıymetli ibâdetdir. Bu da müceddid imâmlara nasîb olmuş ve olmakdadır.

Müceddidlerin mutlak müctehid olmaları lâzım değildir. Dört mezheb imâmları, taklîdi men’ etdiler. Bu muhakkakdır. Fekat onlar, talebeleri arasında yetişen, ictihâd derecesine yükselen âlimlerin birbirlerini taklîd etmelerini, men’etdiler. Hiçbir müctehidin, başka müctehidi taklîd etmesi câiz değildir dediler. Kıyâmete kadar bu hükm cârîdir. Fekat kendilerini müctehid sanan câhiller ve dinde reformcular, bu hükmün dışındadır. Fare, rü’yâda kendisini arslan görüp, kedinin karşısına çıkarsa, aldandığını anlar. Ammâ bu aldanması hayâtına mal olur.

27 — Yedinci konuşmada, dinde reformcu diyor ki, (Dîni bu hâle, ya’nî nazarî felsefe hâline getiren, sonra gelen islâm âlimleridir. Bir takım ta’rîf ve tahdîdler sokdular. Kısmlara ayırdılar. Hattâ, fıkh âlimi olmak için, yirmi sene okumak lâzımdır diyen oldu. Hâlbuki, dînin bütün kollarının hükmlerinin vad’ edilmesi bu kadar sürmüşdü. Fıkhın vad’ı ise iki sene bile sürmemişdi. Şimdi de müslimânların, dört halîfe zemânındaki müslimânlar gibi olmasını istiyorum. Bunun için üzerinde ittifâk meydâna gelen ibâdetleri yapmak her müslimânın vazîfesidir. İhtilâflı şeyleri yapmak, farz denilmiş olsalar bile, lâzım değildir. Böyle işleri, delîlini inceliyerek veyâ kendi hâline uygun gördüğü için, bir kavli tercih ederse, bununla amel eder. Bunları kendisi gibi yapmıyanları kötülemez. Bir câmi’de, bir nemâz vaktinde, çeşidli mezheb imâmları arkasında nemâz kılmak uygun değildir. Kısacası, Eshâbın yapdıklarını yapmalı, yapmadıklarını terk etmelidir. İhtilâflı mes’eleleri yapmakda muhayyer olmalıdır. Onların söylemedikleri şeyler üzerinde kıyâs yapmamalıdır. İhtilâflı işlerde, herkes kendisince, sahîh olan hadîsler üzerinde amel eder) diyor.

Dîne ta’rîfler, tasnîfler, sınırlar koyarak, felsefe hâline getirmek suçu ile, islâm âlimlerine çatmakdadır. Hâlbuki, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” felsefe ile hiç alâkaları yokdur. Çünki onlar, felsefecilerden çok yüksekdirler. Şu kadar var ki, Emevîler zemânında, üç kıt’aya yayılan müslimânlar, çeşidli kâfirlerle karşılaşdılar. Hâricî, mu’tezile gibi bozuk fırkalar da meydâna çıkıp, yeni müslimân olanları aldatmağa başladılar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.