481

Hadîs-i şerîfde, üçüncü asrdan sonra, yalan ve iftirânın çoğalacağı bildirildi. Bid’atler, dalâletler artacakdır. İ’tikâdda ve amelde, Selef-i sâlihînin yolundan ayrılanlar, sapanlar çoğalacakdır. Kitâba, Sünnete ve Selef-i sâlihînin icmâ’ına sarılan fıkh âlimleri ve tesavvuf yollarının sâlikleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” kurtulacak, bunlardan ayrılanlar felâkete sürükleneceklerdir. Fıkh âlimleri ve tesavvuf yolunun mütehassısları kıyâmete kadar bulunacak. Fekat kimler olduğu kesin olarak bilinmiyecekdir. Ancak, müslimânların sözbirliği ile şehâdet etdikleri kimseler belli olacakdır.

Her müslimânın (İlmihâl) öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ,(Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyurdu. Bilmiyenlerin, âlimlerden ve bunların kitâblarından öğrenmeleri lâzım oldu. Bunun için, hadîs-i şerîfde,(İlm öğrenmek, erkeklere de kadınlara da farzdır) buyuruldu. Bu emrler, beden ile ve kalb ile yapılması ve sakınılması lâzım olan bilgileri,(İlmihâl) kitâblarından öğrenmek lâzım olduğunu ve câhil din adamlarının, mezhebsizlerin [ve hele dinde reformcuların] sözlerine, kitâblarına aldanmamağı göstermekdedir.

Doğru yolun âlimleri sözbirliği ile bildirdiler ki, her müslimânın Ehl-i sünnet i’tikâdını kısa olarak ve günlük işlerindeki ve ibâdetlerdeki farzları ve harâmları iyice öğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunları ilmihâl kitâblarından öğrenmezse, (Bid’at sâhibi), ya’nî mezhebsiz, sapık veyâ (Mülhid), ya’nî kâfir [Allahın düşmanı] olur. Bunların fazlasını ve arabî lisânının oniki âlet ilmini öğrenmek ve tefsîr ve hadîs-i şerîf ve fen ve tıb bilgilerini, hesâb, ya’nî matematik öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Bu farz-ı kifâyeyi, bir şehrde, bir kişi öğrenirse, bu şehrde bulunanların öğrenmeleri farz olmaz. Müstehab olur. Şehrde fıkh kitâblarının bulunması da, islâm âlimlerinin bulunması gibidir. Böyle şehrde, fıkh bilgilerinin fazlasını ve tefsîr ve hadîs öğrenmek hiç kimseye farz olmaz. Müstehab olur. Ahkâmın delîllerini bulup incelemek, hiçbir zemân, hiçbir kimseye farz değildir. Yalnız âlimlere her zemân, müstehabdır. Müstehab ilmleri öğrenmek, nâfile ibâdet yapmakdan dahâ sevâbdır. Hükûmet bulunmadığı zemânlarda, bunun vazîfesini âlimler yapar. İlmi ile amel eden âlimlerin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” emrlerine tâbi’ olmak vâcib olur. (Hadîka)dan terceme temâm oldu.

Kişi noksânını bilmek gibi irfân olmaz!

45 — Din düşmanlarının, müslimânları aldatarak, islâmiyyeti içerden yıkmak için, din adamı şekline girmeleri, dahâ Eshâb-ı kirâm zemânında başladı. Din adamı kılığında çalışan bu islâm düşmanlarına (Zındık) veyâ(Dinde reformcu) ve (Fen Yobazı) denir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.