481

Fekat sözlerinden, yazılarından sızan parolalı kelimelerden, dîne inanmadıkları anlaşılmakdadır. Meselâ (Şarklılar çok zekî olur. Altıbin seneden beri, insanların rûhlarını ve ma’neviyyâtını idâre eden kudsî eller, hep orta Asyada yükseldi. Tapınmak ihtiyâcında olan beşeriyyete şarkın keskin zekâları ma’bûdlar yaratdı ve yâdigâr bırakdı. Şarkdaki zekâlar, madde üzerinde çalışmak imkânını bulmayınca, hayâlleri çok geniş ve parlak oldu. Bunun için, şi’r, felsefe, ilm-i nücûm, ilm-i rûh, simyâ, sihr, mu’cize, kerâmet gibi şeyler, doğuda başladı ve dünyâya yayıldı. Bununla berâber, güzel huylar, iyi düşünceler, ma’nevî oldukları için, bunları kuvvetlendirecek, din gibi fâideli birşey yokdur. İnsan, dinsiz yaşıyamaz) diyorlar.

Görülüyor ki, dinde reformcular, islâmiyyetin Allah tarafından, Peygamber vâsıtasıyla bildirilmiş bir din olduğuna inanmadıkları hâlde, güzel ahlâkın, iyi geçinmenin ve dünyâ işlerinde yükselmenin başarılması için, din lâzımdır diyorlar. Kısaca dîne, dünyâ için inanmalıdır diyorlar. Dînin aslı olmamakla berâber, iyi huylu olmak, sosyal fâideler sağlamak için, dîne inanmak îcâb eder diyorlar. Bu inanmak, yalancıkdan olduğu hâlde, fâidesi çok olmak için, doğru imiş gibi inanılacakdır. (Yalancıkdan olsa da, inanmak lâzımdır) demeleri, Avrupalıların ve Amerikalıların, dinlerine çok saygılı olduklarını gördükleri için olsa gerekdir.

Her ne olursa olsun, islâm düşmanları da, dînin lâzım olduğunu söylemeğe mecbûr kalmakdadır. Çünki, insanları câzibesi ile bağlayan ve işlerini düzenlemeğe mecbûr eden bir kuvvet kudsîleşmedikçe ve kudsîliği yayılmadıkça za’îf kalır.

İyi huyları ilm yolu ile de yerleşdirmek istiyenler vardır. İlm, ahlâkı bir fazîlet olarak göstermekdedir. Fekat, bu bir teori şeklinden ileri gidemez. (Kurtuluş ancak doğrulukdadır) hadîs-i şerîfindeki kuvvet derecesine ulaşamaz. Bu kadar lüzûmlu, bu kadar fâideli olduğunu söyledikleri dînin aslı yokdur denilebilir mi? Bir şeye inanılmadığı hâlde, inanmış gibi hareket etmek olur mu? Bunların sözü, doğru ile yalanın eşid olacağını kabûl etmek gibi mantıksızdır.

İnsanları vecde getirici, insanın varlığına ve ahlâkına bu kadar çok hâkim bir şeyin aslı olmaması, insanlar tarafından yapılmış olması nasıl kabûl edilebilir? İnsanlar mı dîne tâbi’ olacak? Yoksa dîni insanlar mı yapacak? İnsanların kendi yapdıkları şeylere tapınmaları, sapıklıkdır. Bu sapıklık islâmiyyetden evvel putlara, ya’nî heykellere tapmış olanlarda vardı ve onların aşağı ve aklsız olduklarını gösteriyordu.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.