481

İslâmiyyetden önce, ateşe tapan Îrânlıların ve puta tapan Romalıların kötülükleri, Arabistân yarımadasına yayılmışdı. Îrânda (Mejdek) adındaki bir kimse, yeni bir din uydurarak, mal ve kadın ortaklığını heryere yaymışdı. Mülkiyyet hakkını yasaklamışdı. Bugünkü komünistliği dahâ o zemân Îrâna yerleşdirmişdi. Îrânın sosyal hayâtını ve ahlâkını altüst etmişdi. Sonra (Nûşirvân) Şâh, bu kötü akıntıyı durdurmağa çalışdı.

Romalılara gelince, bunların ahlâkı dahâ kötü olmuşdu. Bu kötülük, Yunanlılardan gelmişdi. Kıyrevanlı (Aristip) adındaki bir feylesof, bir ahlâk teorisi kurarak, hayâtın ve ahlâkın gâyesi, zevk ve safâdır. Herşeyden lezzet almakdır. İnsanın ihtirâsını, arzûlarını, lezzetlerini yerine getiren herşey iyi şeydir. İnsan bunların peşinde koşmalıdır diyordu. Bu ise, ahlâkın iflâsı demekdi. Gayr-i meşrû’ olan lezzetler nasıl iyilik olabilir? Yalnız bunun için çalışanlar, gâyelerine kavuşabilmek için, hırsızlık, hiyânet, iffetsizlik ve adam öldürmek gibi kötülükleri hoş görüyorlardı. İşte Yunan medeniyyetinin ahlâk prensibi böyle idi. Dinsiz olan medeniyyet böyle olur. Bu yolda olanlar çok kimseleri ye’se ve intihâra sürüklemişdi. Çünki, herkes, elemsiz, kedersiz olamaz. İstediği lezzete kavuşamaz. Gâyesine kavuşamayınca, hayâtdan kurtulmak ister. Bu yolda olanlardan (Ajeryas) adındaki bir Yunan feylesofu, zevk ve safâ gâyesine kavuşamıyanların, intihâr etmesini yiğitlik sayarmış. Söylediği heyecânlı nutkların te’sîri ile, dinleyicileri arasında hemen intihâr eden olurmuş. Yirminci asrda da aşağı bir lezzete, şehvânî bir isteğe kavuşamadığı için, karşısındakini öldürenler ve intihâr edenler çoğalmışdır. İşte bu yüzden, Yunanlılar ve Romalılar zevk ve safâya dalmışdı. Bunun sonu, sosyal hayâtın bozulması, ekonominin yıkılması olmuşdu. İki medeniyyet de böylece sönmüşdü. Romalılar bu kötü huyları Arab yarımadasına da götürürken, islâmiyyet imdâda yetişdi.

İslâmiyyet gelince, Arab yarımadasındaki cehâlet bulutları dağıldı. Fazîlet ve irfân ışıkları parladı. İnsanlar ve kabîleler arasına kardeşlik yerleşdi. Asrlarca geride kalmış olanlar, Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” itâ’at ederek yükseldiler, kuvvetlendiler. Bir zemânlar saltanatlarına hayretle bakdıkları şâhlara, krallara meydân okudular. Memleketlerini alarak islâm medeniyyetini oralara yaydılar. Târîh meydândadır! Kitâblar, vesîkalar, eserler ortadadır!

Mevdûdî, (İslâmda İhyâ Hareketleri) kitâbının 37. nci sahîfesinde: (Yunan felsefesi ve manastır hayâtına âid ahlâk ve umûmî olarak hayâta karşı kötümser davranışlar, müslimân cem’iyyetlerde tabî’î bir hâle geldi. Böylece, islâmî ilmi ve edebiyyâtı dalâlete sürükledi ve monarşiyi destekledi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.