Büyüdükde necâbeti, belâgati, zekâsı, dillere destân olmuşdu. Arabistânın dâhîlerinden olan Amr ibni Âs, (Bu çocuk Kureyşli olsaydı, büyük bir adam olurdu) dedi. Hazret-i Alî de, orada idi. Ebû Süfyân, (Bu benim oğlumdur) dedi. Hazret-i Alî halîfe olunca, Ziyâdı Îrân vâlîsi yapdı. Çok iyi idâre etdi. Memleketler feth eyledi. Hazret-i Mu’âviye kardeşinin bu başarılarını görünce, yanına çağırdı. Fekat O, hazret-i Alî şehîd oluncaya kadar, vazîfesinden ayrılmadı. Hazret-i Mu’âviye meşrû’ halîfe olunca, kırkdört senesinde, Ziyâdın, Ebû Süfyânın oğlu olduğunu i’lân etdi. Basra vâlîsi yapdı. Böylece, hazret-i Osmân ile hazret-i Alîye, babasız birini vâlî yapdıkları için dil uzatılmasını önlemiş oldu. Ziyâd, kâdî Şüreyhin oğlu Sa’îdden hazret-i Alînin intikâmını almak istedi. Evini, mallarını aldı. Sa’îd Medîneye gelip, bunu hazret-i Hüseyne şikâyet etdi. Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh”, Ziyâda mektûb yazıp, Sa’îdin mallarını geri vermesini bildirdi. Ziyâd cevâbında, (Ey Fâtımanın oğlu! İsmini, benim ismimden önce yazmışsın. Hâlbuki sen dilek sâhibisin. Ben ise sultânım) gibi şeyler yazdı. Hazret-i Hüseyn, bu mektûbu Şâma halîfeye gönderdi ve vâlîyi şikâyet eyledi. Hazret-i Mu’âviye, mektûbları okuyunca, çok üzüldü. Ziyâda sert bir emr yolladı: (Ey Ziyâd! Bil ki sen, hem Ebû Süfyânın, hem de Sümeyyenin oğlusun! Ebû Süfyânın oğlu yumuşak ve tedbîrli olur. Sümeyyenin oğlu da, onun gibi olur. Mektûbunda Hüseynin babasına dil uzatmışsın. Yemîn ederim ki, Ona yazdıklarının hepsi sende vardır. O, bunların hepsinden temizdir. Senin isminin, Hüseynin isminin altında bulunması, senin için bir kusûr değil, bir şerefdir. Emrimi alır almaz Sa’îdin mallarını hemen geri ver! Ona, eskisinden dahâ iyi bir ev yap! Bu emrimi Hüseyne de bildiriyorum ve özr diliyorum ve Sa’îde bildirmesini ricâ ediyorum. İsterse Medînede kalsın. İsterse, Kûfeye gitsin. Onlara elin ile, dilin ile, aslâ sataşma! Hüseyne “radıyallahü teâlâ anh” anasının adı ile yazmışsın. Sana yazıklar olsun! Unutma ki, Onun babası, Alî ibni Ebû Tâlibdir. Anası da Resûlullahın kızı Fâtımadır “radıyallahü teâlâ anhâ”. Ondaki bu şeref, başka kimsede bulunabilir mi? Niçin düşünmüyorsun?) dedi.
Ziyâdın ve oğlu Ubeydüllahın müslimânlara olan zararlarını herkes bilir. Fekat, bunu vâlî yapdığı için, hazret-i Mu’âviyeye dil uzatmak hiç doğru değildir. Onu, hazret-i Osmân da ve hazret-i Alî de “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” vâlî yapmışlardı. Otuzaltıncı maddeyi okuyunuz!
16 — Süâl: Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Alîye eziyyet eden, bana eziyyet etmiş olur) buyurdu. Ba’zıları bu hadîs-i şerîfi ileri sürerek, (Resûlullahı incitmek küfrdür.