593

Bir beldenin [şehr veyâ köyün] temkini, yükseklik ile ve arz derecesi ile değişir, artar. Günlük değişmesi birkaç sâniyedir. Bütün nemâz vaktleri ve iftâr vakti hesâb edilirken, her beldede, en yüksek yerin temkini kullanılır. Meselâ İstanbulda, Çamlıca tepesinin 267 metre yüksekliği için hesâb edilen 8 dakîka temkin kullanılır. Temkinlerin hergün değişmeleri ve muhtelif sâat birimlerinin birbirlerinden farkları düşünülerek, İstanbulun temkini 10 dakîka kabûl edilmişdir. Güneşin ta’dîl-i zemânı ve meyli ise, hergün takrîben yarım dakîka değişmekdedir. Fekat, günlük mikdârı her beldede aynıdır.

Sâat makineleri, bir vasatî günde 24 sâati gösterir. Vasatî veyâ ezânî zemânları ölçerler. Bir beldenin vasatî sâati, hakîkî mer’î zevâl vaktinden ta’dîl-i zemân kadar farklı olarak 12 yapılır. Ezânî sâat makinesi, güneşin üfk-ı şer’îden, ya’nî en yüksek tepeden gurûb etdiği görülünce, 12 yapılır. Bu sâat makineleri gurubî vaktleri göstermez. Ezânî vaktleri gösterir. Şarka doğru gidildikce, ya’nî tûl derecesi artdıkca, mahallî sâat makinelerinin ayârları ileri alınmakda, bunun için, tûl dereceleri değişince, sâat makinelerindeki nemâz vaktleri değişmemekdedir. Gurûbî ve ezânî gün uzunlukları, birbirlerine takrîben müsâvîdir. Mebde’leri, temkin mikdârı farklıdır. Hakîkî [zevâlî] gün uzunluğundan 1-2 dakîka farklıdırlar. Hesâb ile, nemâzların zevâlî veyâ gurûbî riyâdî vaktleri bulunur. Bu riyâdî vaktler, sâat makinelerinin gösterdikleri mer’î vaktlerin aynıdır. Arz derecesi artdıkca, [yatsı hâriç] dört nemâzın vakti önce olur. Tûl derecesi artdıkca mahallî sâatlerdeki vaktler değişmez ise de, müşterek sâate göre, tûl derecesi artdıkca ileri [önce] olur.

İbni Âbidîn, oruclunun yapması müstehab olan şeyleri bildirirken ve Tahtâvî (Merâkıl-felâh)hâşiyesinde, nemâz vaktlerinde diyorlar ki, (Bir kimse, güneşin üst kenârının, zâhirî üfuk hattından gurûb etdiğini görmedikçe iftâr yapamaz. Alçakda bulunan kimse, gurûbu dahâ önce görünce, yüksekdekinden önce iftâr yapar. Güneşin üfk-ı zâhirî hattından gurûbunu göremiyenler için gurûb, şarkdaki tepelerin kararmasıdır.) Ya’nî şer’î üfukdan olan gurûbdur. Nemâz vaktleri ve iftâr yapmak hesâb edilirken, (Temkin) kullanmak, ya’nî irtifâ’ları şer’î üfuklara göre düşünmek lâzım olduğu, buradan anlaşılmakdadır. Hesâb yaparken, her yükseklik için ayrı olan zâhirî üfuk hatlarından olan zâhirî irtifâ’lar kullanılamaz. Çünki muhtelif zâhirî üfuk hatları ve bunların her birine göre muhtelif irtifâ’lar ve bir mahalde, bir nemâzın muhtelif riyâdî vaktleri olur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.