593

81 – Ma’lûmun olsun ki, Hak teâlâ her şeyden evvel aklı yaratmışdır. Ve ona ilm, zekâ, hulûs, doğruluk, cömerdlik, tevekkül, korku, ümmîd hasletleri vermişdir. İşte, bu aklla müşerref olan kimseler, yaratılışlarındaki gâyeyi, ya’nî cenâb-ı Hakkın ülûhiyyet ve vahdâniyyetini tasdîk ederek, Onun rızâsına kavuşurlar. En-Nâzi’at sûresi kırkıncı âyet-i kerîmesinde meâlen,(Cenâb-ı Hakkın huzûrundan korkup, nefsini [gayrı meşru’] nefsânî arzûlardan men’ eden kimselerin varacakları yer muhakkak Cennetdir) buyuruldu.

Cenâb-ı Hak akldan sonra, nefsi yaratmışdır. Buna, cehl, şehvet, tama’kârlık, yalan, harîslik, gadab, zulm, murdarlık, fesâdlık ve şirk gibi aşağı duygular vermişdir.

Bundan evvelki iki âyet-i kerîmede meâlen, (Her kim benim emrimi tutmayıp nefsine uyarsa, varacağı mahal Cehennemdir) ve (Zulm edip, yalnız dünyâ hayâtını seçen kimsenin varacağı yer, Cehennemdir) buyurulmuşdur. Şu hâle göre herkesin, aklına danışıp iş yapması îcâb eder. Şâyed aklına danışmadan iş yaparsa, nefsine uymuş olur ve nihâyet varacağı ebedî mevki’, Cehennem olmuş olur. Aklı elden bırakmayıp, nefs ve şehveti terk etmek îcâb eder. Çünki, nefs ve şehvet, insanlar için en büyük düşmandır. Aklları erip tâm olarak düşünenler, Allahü teâlâya îmân eder. Akl ile hareket etmeyip, nefsine uyanlar, her zemân dalâletdedirler ve cenâb-ı Hakka varan yolu hiçbir zemân bulamazlar.

Aklı olup düşünmeyen ve gözü olup Hakkı görmiyenler ve kulağı olup hakîkati işitmiyenler için cenâb-ı Hak Kur’ân-ı kerîmin A’râf sûresi, yüzyetmişdokuzuncu âyetinde meâlen, (Onlar ancak dört ayaklı hayvânlar gibidir, belki de hayvânlardan dahâ fenâdır)buyurmakdadır. Müslimân evlâdı olup da, dâimâ nefsinin arzûsuna koşanlar da böyledir. Bunların yalnız ismi müslimândır.

ÎMÂN BAHSİ

82 – Ey Oğul! Îmân, kalb ile inanmak demekdir. Cebrâîl aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirdi. Ve dedi ki, (Yâ Âdem! Allahü teâlâ hazretleri selâm eder, sana getirdiğim şu üç hediyyenin birini kabûl etsin dedi.) Âdem aleyhisselâm aklı kabûl eyledi ve Cebrâîl aleyhisselâm, îmân ile hayâya, (siz gidin) deyince, îmân dedi ki, (Allahü teâlâ hazretleri bana emr eyledi ki, akl nerede ise, sen de orada ol!) Ondan sonra hayâ da aynı şeklde, Allahü teâlâ tarafından emr olunduğunu beyân ederek, her ikisi, akl ile berâber Âdem aleyhisselâmda kaldılar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.