418

● Nemâzda öyle an olur ki, ârif dilini, Mûsâ aleyhisselâma söyliyen ağaç gibi bulup, bütün a’zâsını vâsıta ve âlet gibi görür. Öyle zemânlar olur ki, nemâzda bâtını zâhirine karışır. Bilmediğimiz bir bağ ile o âleme bağlanır. 1/305. [Mektûbât Tercemesi: 489.]

Nâfile nemâz sevâbı hediyye edilir. 2/77.

● Nâfile nemâzı cemâ’at ile kılmak tahrîmen mekrûhdur. 1/288. [Mektûbât Tercemesi: 440.]

● Nâfilelerin, farz yanında, hiç i’tibârları yokdur. Belki nâfilenin sünnete [beş vakt nemâzın sünnetlerine] dahî nisbeti böyledir. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]

● Nâfilelerin edâsı, zıllere yakınlık hâsıl eder. Farzların edâsı, asla yakınlık hâsıl eder. 1/260. (Mektûbât Tercemesi: 326.]

Nûr-ı ilâhî, sıfat ve şu’ûnâtın fevkidir [üstüdür]. Ve bu tecellî, tecellî-i zâtiyyenin de fevkidir [üstüdür]. Hakîkat-i Kâ’be zan ederim ki, bu nûr-i sırfdır ki, cümlenin mescûdudur [secde etdiği yerdir]. Bu nûr dahî nûrâniyyet-i sırf hicâblarından [perdelerinden] bir perdedir. 3/76.

● Nûr-i kamerin [ay ışığının] nûr-ı şemsden [güneş ışığından] müstefâd olduğu [alındığı]. 3/118.

● Nevm zemânında [uyku zemânında], yüz kerre tesbîh, tahmîd ve tekbîr getirmek, kendini hesâba çekmek sayılır. 1/309. [Mektûbât Tercemesi: 494.]

● Nevm [uyku] ki, büsbütün gafletdir. Lâkin tâ’at yapmakda hâsıl olan tenbelliği def’ niyyeti ile oldukda, ayni ibâdet olur. 1/160. [Mektûbât Tercemesi: 195.]

● Ne devletdir ki, herkes bir kimseyi kötü bileler, o ise hakîkatde iyi ola. 1/149.[Mektûbât Tercemesi: 187.]

● Niyyetsiz amel sahîh olmaz. 3/41. [Se’âdet-i Ebediyye: 778.]

● Niyyetin ehemmiyeti. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.