593

Ta’bîr edene on iki dînâr verdin ve yüz dînâr dahâ va’d etdin. Rü’yâyı ta’bîr eden, on iki satır bir mektûb yazıp, sana emânet verdi. Bunları bir-bir görüp, muttalî olup, mektûbda yazılan şudur, şudur deyip, takrîr buyurdular. Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” işitip, parmak kaldırıp, (Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah). Ya’nî sen, o Peygambersin ki, Yemlîhâ râhib senden haber verdi, dedi.

Yedinci Menâkıb: Huzeyfe ibni Yemân “radıyallahü anhrivâyet eder. Bir gün hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sabâh nemâzını kılıp, dönüp, Ebû Bekr-i Sıddîkı “radıyallahü anh” süâl etdi. Kimse cevâb vermedi. Hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ayağa kalkıp, Ebû Bekr nerede, buyurdu. Ebû Bekr arka safdan, Lebbeyk (buradayım) yâ Resûlallah, dedi. Resûlullah emr buyurdu. Ebû Bekre yol açdılar. Yanına gelip, hazret-i Fahr-i kâinât buyurdular ki, yâ Ebâ Bekr nerede idin. Birinci rek’atde bana yetişdin mi. Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: Yâ Resûlallah! Birinci safda sizinle tekbîr alıp, Fâtiha sûresini okumağa başlamışdım. Sonra, abdestimde vesvese oldu. Abdest için dönüp, mescid kapısına geldim. Birdenbire bir ses işitdim. Ardıma bakdım, gördüm ki, altundan bir kab asılmış ve içi dolu su idi. O su, kardan beyâz ve baldan tatlı idi. Üstünde bir mendil örtülmüşdü. Üzerinde, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah Ebû Bekr-i Sıddîk) diye yazılmış idi. Mendili alıp, önüme koydum. Abdest alıp, mendili geri kabın üzerine koydum. Sonra gördüm, kaybolmuş. Sonra gelip, evvel rek’atde size yetişdim, dedi. Hazret-i Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: Müjdeler olsun sana yâ Ebâ Bekr “radıyallahü anh”. Ben nemâzda kırâ’eti temâmladım ki, rükû’a gideyim. Dizlerim tutuldu. Sen gelmeyince, rükû edemedim. Sana abdest suyu veren Cebrâîl idi. Mendili tutan Mikâîl idi. Benim dizlerimi tutan İsrâfîl idi “aleyhissalâtü vesselâm”.

Sekizinci Menâkıb: Hazret-i Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Allahü teâlânın emri ile Mekke-i mükerremeden hicret etmek dilediği zemân, benim ile bu yolda kim hemrâh [yol arkadaşı] olur. Cânına ve başına kim kıyar, dediği zemân, herkesden önce hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” ileri atılıp, anam ve babam, mal ve cânım, cümlesi yoluna fedâ olsun; yâ Resûlallah.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.