593

Biri bir kenârda, biri öbür kenârda, biri ortada kurulur. İbrâhîm aleyhisselâm gelip, Allahü teâlânın emri ile bir kenârdaki minber üzerine oturur. Ben de (Muhammed aleyhisselâmım); öbür kenârdaki minber üzerine otururum. Orta yerde olan minber boş kalır. Bir münâdî, seslenir ki, Ebû Bekr-i Sıddîk nerededir. Ebû Bekr-i Sıddîkı durduğu yerden ta’zîm ile getirirler. Ortadaki minber üzerine oturturlar. Sonra bir münâdî seslenir ve der ki, Halîl ve Habîb arasında Sıddîkın bulunması ne hoşdur, ne güzeldir. Sonra Allahü teâlâ hazretleri üçünden hicâbı kaldırıp, tecellî eder, dîdârını gösterir. Ben, baş gözü ile, Allahü teâlâyı müşâhede ederim. İbrâhîm de müşâhede eder, Ebû Bekr de müşâhede eder.

22– Ebû Ubeyde bin Cerrâh “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: Mi’râc gecesi, Arşa vardığım zemân, bir nidâ edici, Arş-ı a’lâdan, yâ Muhammed, yâ Muhammed, diye nidâ etdi. Ben dedim ki, buyur, buyur yâ Rabbî. İkinci kerre, yâ Muhammed, yâ Muhammed, Ebû Bekre muhabbet eyle ki, Ebû Bekr-i Sıddîkı ben severim, diye seslendi. Sonra Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek elini Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin omuzuna koyarak, buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekr! Kullar, Allahü teâlâ hazretlerinin huzûruna dağlar misilli günâh ile çıksalar, kalblerinde senin muhabbetin olsa, Allahü teâlâ onların günâhlarını afv eder.

23– Haberde gelmişdir ki, Bedr gazâsında, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” çadır gibi bir arşın altında gölgelenip, oturmuşlardı. Müslimânlar kâfirler ile mukâtele [muhârebe] ederlerdi. Bir arab, muharebe meydânından arşın (çadırın) kapısına geldi. Dedi ki, yâ Ebâ Bekr! Kalk dışarı gel, muhârebe eyle ki, eshâbın bir bölüğü şehîd oldular. Resûlullah hazretleri o araba mâni’ olup, buyurdu ki, (Allahü teâlâ, Ebû Bekri, Resûli için enîs, dost, vezîr, arkadaş eylemişdir.) Arab, döndü ve (Hâlin ne hoşdur, ey Ebû Bekr) dedi.

24– Diğer bir haberde gelmişdir. İslâm askeri Tebük gazâsında idiler. Şiddetli gazâ oluyordu. İki tarafın da askerleri kuvvetli idi. Temmuzun sıcağında öğle vakti, toz cihânı kaplamış idi. İslâm askeri ile, küffâr birbirine girmişdi. Şiddetli muhârebe ile meşgûl idiler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.