593

Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yedi yâri ile ki, Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Ebû Zer, Talha, Sa’d, Sa’îd “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretleridir, berâber kumanda mevki’inde oturmuşlar idi. Muhârebe şiddetlendi. İslâm askeri bir mikdâr za’îf oldular. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Sa’d ve Sa’îde buyurdular ki, imdâda varınız. İkisi de kalkıp, muhârebeye gitdiler. Sonra, Ebû Zer ile Talhaya buyurdular ki, siz de varınız. Onlar da vardılar. Sonra, Ömer ve Osmân hazretlerine buyurdular ki, siz de imdâda varınız. Onlar da vardılar. Bir sâat geçdi. Hazret-i Ebû Bekre de muhârebeye gitmek şevki gâlib oldu. Kılınç çekip, atının dizginini çekdiği gibi, Resûlullah ”sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, hazret-i Sıddîkin bileğinden tutdu. Buyurdu ki; (Sen savaşa gitme yâ Ebâ Bekr), ya’nî, yâ Ebâ Bekr, senin işin muhârebe etmekde değil, buradadır. Sen burada, gönlümüzü ve gözümüzü cemâlin müşâhedesi ile şâdümân [ziyâde sevinçli] tut. Yâ Ebâ Bekr, dünyâda her eziyyet ve derd ki, bedenime ve kalbime erişiyor. O eziyyet ve derd, senin cemâlinin müşâhedesi ile, benim üzerimden kalkıyor.

Bu habere benzeyen başka da bir haber gelmişdir. Bedr gazâsında, Ramezân-ı mubârekin onyedinci Cum’a günü idi. Bu haberin râvisi, Abdüllah bin Mes’ûddur “radıyallahü teâlâ anh”. Der ki, o gazâda ben de hâzır idim. Benden âciz kimse yokdu. Lâkin Ebû Cehlin başını ben kesdim, getirdim. İki asker birbirine erişdi. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini, Muhammed Mustafânın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûr-u şerîfinde gördük. Hazret-i Sıddîk kendi oğlunu kâfirler safında gördü. Gayret ve hamiyyet-i dîniyyesi galebe gelip, din gayreti ile ortaya çıkıp, yâ Resûlallah bana izn ver, tâ kâfirler ile muhârebe edeyim. Onların kalblerine vurayım. Oğlumun başını kendi elim ile keseyim, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, yâ Ebâ Bekr! Harbe katılma. Benim yanımda, gözüm ve kulağım gibi olduğunu bilmiyor musun, buyurup, hazret-i Ebû Bekri; Allahü teâlânın selâmını ve kelâmını işiten mubârek kulaklarına ve Allahü teâlâyı bilmediğimiz şeklde gören mubârek gözlerine benzetdiler. Server-i âlem Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin mubârek başlarından kadem-i şerîflerine kadar herbir a’zâsı güzel idi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.