1249

Müslimânların, Haremeyn-i şerîfeyne ve Kubbet-ül hadrâya hizmet etdikleri için, arabları sevdikleri şübhesizdir. Arablar bu mübârek makamlara saygısızlık ederlerse, müslimânların kalblerinde, onların sevgisi kalır mı? Bu çirkin oyundan meydâna gelen üzüntünün dehşetini Sü’ûdî Arabistân hükûmetine bildirmeleri ve bu kötü hîlenin yok edilmesi için çalışmaları için bütün dünyâ müslimânlarına çağrıda bulunuyoruz!

Yukarıdaki çağrının arabî olan aslı, (El-medâric-üs-seniyye) kitâbının m. 1978 baskısının sonuna eklenmişdir.

İbni Âbidîn, hac bahsinin sonunda buyuruyor ki, (Hacca giden fakîr, Mekkeye gidinceye kadar nâfile ibâdet yapmakdadır. Nâfile sevâb almakdadır. Mekke şehrine girince, hac etmesi farz olur. Zengin ise, memleketinden hac için çıkdığı ânda farz sevâbı kazanmakdadır. Farzın sevâbı, nâfilenin sevâbından dahâ çokdur. Fakîr, memleketinde ihrâma girerek yola çıkarsa, yolda da farz sevâbı kazanarak, zenginin sevâbına kavuşur. Anası veyâ babası kendisine muhtâc olmıyan bir kimse, onlardan iznsiz farz olan hacca gidebilir. [Fekat nâfile olan hacca iznsiz gidemez. Câmi’, Kur’ân-ı kerîm kursu ve benzeri, islâma fâidesi olan şeyleri yapmak, nâfile hacdan ve ömreden dahâ sevâbdır. Nâfile hac ve ömre yaparken sarf edilen paralar, müslimânların muhtâclarına veriliyorsa, nâfile hac ve ömre yapmak, kendi memleketinde sadaka vermekden dahâ efdal olur. Çünki, hem mal ile, hem beden ile ibâdet yapılmakdadır. (Makâmât-ı Mazheriyye)de, 26. cı mektûbda diyor ki, (Hacda bir farzı veyâ vâcibi özrsüz terk etmemek veyâ harâm, mekrûh işlememek lâzımdır. Aksi hâlde, nâfile hac ve ömre yapmak sevâb değil, günâh olur). Birinci kısmda, 74. cü madde sonuna ve kırkaltıncı maddenin zekât kısmına ve (Mektûbât Tercemesi)nde, 29 ve 123 ve 124. cü mektûblara bakınız!] Asker olarak veyâ yazı ve propaganda ile islâmiyyete hizmet etmek, nâfile hacdan ve ömreden dahâ sevâbdır. Böyle cihâd hizmeti olmıyan için, memleketinde fakîr, muhtâc ve sâlihlere yâhud seyyidlere ve Ehl-i sünnet bilgilerini yayanlara para yardımı etmek, nâfile haclardan ve câmi’, Kur’ân-ı kerîm kursu ve benzeri hizmetleri yapmakdan dahâ sevâbdır).

Hak teâlâ, ilmi çok yerde övdü, Kur’ânda,
Resûlün, ilmi emr eden sözleri, meydânda.

İslâmın en büyük düşmanıdır, bil, cehâlet,
çünki, cehl mikrobunun hastalığı, Felâket!

Cehâlet olan yerden, din gider dedi, Nebî,
Dîni seven, o hâlde ilmi, fenni sevmeli!

Cennet, kılınc gölgesinde, demedi mi hadîs,
atom gücü, jet uçuşuna bu emr, pek vecîz!

İslâmın zilletine cehldir, bütün illet!
Ey derdi cehâlet, sana düşmekle, bu millet!

Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı, ne nâmûs,
ey sine-i islâma çöken, kapkara kâbus.

Ey, biricik düşman, seni öldürmeli evvel,
sensin, bize kâfirleri, üstün çıkaran el!

Ey, millet, uyan cehline kurban gidiyorsun!
İslâm gerilikdir, diye bir damga yiyorsun!

Allahdan utan, bâri bırak, dîni elinden,
gir, leş gibi, topraklara kendin, gireceksen!

Lâkin bu sözüm de, te’sîr etmez ki câhile,
Allahdan utanmak da, olur elbet, ilm ile.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.