1249

Altın üzerine para dahî basmış, ma’den ocakları işletilip âletler yapılmışdı. Nûh aleyhisselâmın gemisinin, ateş yanarak, kazanı kaynayarak hareket etdiğini, Kur’ân-ı kerîm açıkça bildiriyor. Ba’zı târîhciler, hiçbir vesîka ve incelemeğe dayanmadan, yalnız dinleri inkâr etmek, Peygamberleri küçültmek maksadı ile, ilk insanlar vahşî idi, birşey bilmezdi diyerek, Âdem, Şis [Şît] ve İdrîs “aleyhimüsselâm” gibi Peygamberlerin birer masal, birer hurâfe olduğunu göstermek, böylece müslimân evlâdlarını dinsiz, îmânsız yetişdirmek istiyorlar.

Hiçbir dîne inanmıyanlardan bir kısmı da, fen adamı görünerek bozuk düşüncelerini, fen perdesi altında, etrâfa saçıyor. Meselâ (Bütün canlıların yapı taşı olan hücre, milyonlarca sene evvel, denizlerde, tesâdüfen kendi kendine meydâna gelip, zemânla küçük deniz nebâtları ve hayvanları ve sonra karadakiler meydâna gelmiş, en son insan hâline dönmüşdür) gibi şeyler söylüyorlar. Böylece, Âdem aleyhisselâmın toprakdan yaratılmadığını, Kur’ân-ı kerîmin ve mukaddes kitâbların, hâşâ, hikâye olduklarını, ilk canlı maddeyi vücûde getiren büyük bir kudretin varlığına inanmanın fenne uymıyacağını anlatıyorlar. Böyle kâfirlere (Dehrî) denir. Bunlardan müslimân görünenlere (Zındık) ve (Fen yobazı) denir.

Bu fen yobazları ne kadar zevallıdır. Evet, fizyolojist Haldene, (Bundan milyonlarca sene evvel, sıcak denizlerde, güneşden gelen ültra viole şuâ’lar te’sîri ile, inorganik gazlardan, uzvî bileşikler meydâna gelmiş ve ekviproduktif hâssası olan ilk molekülün, ya’nî aldığı gıdâ maddelerini, kendi gibi canlı şekle çeviren hücre molekülünün de, bu arada, bir tesâdüf eseri teşekkül etmiş) olmak ihtimâlini söylemişdir. Fekat, bu bir hipotez [faraziyye] olup, bir tecribe ve hattâ bir teori [nazariyye] bile değildir. Ekviproduktif özelliği olan bir molekülün nasıl meydâna geldiğini gösteren bir bilgi, hattâ bir nazariyye bugün mevcûd değildir. Fen bilgileri, müşâhede ve tedkîk ilmleridir. Fen olayları, önce his uzvları ile veyâ bunları takviye eden âletlerle gözlenir ve olayın sebebleri tahmîn olunur. Sonra, bu olay, tecribe ve tekrâr edilerek, bu sebeblerin te’sîrleri, rolleri tesbît edilir. Bir hâdisenin sebebi ve oluş tarzı biliniyorsa, buna inanırız. Fekat tecribe edildiği hâlde, sebebleri anlaşılamıyan hâdiseler de vardır. Bunlara sebeb olarak, birçok fikrler ileri sürülür. Bu fikrler mutlak değildir. Bir hâdiseyi, muhtelif adamların başka başka tefsîr etdikleri de olur.

Aynı sebeblerle îzâh edilen çeşidli hâdiselerin hepsini birden îzâh edebilecek umûmî bir fikre, faraziyye [hipotez] diyoruz. Bir veyâ birkaç hipotez ile, birçok hâdiseleri îzâh etmek ve bunlardan yeni hâdiselere varmak ve bu hâdiseleri tecribe ile tahkîk ederek, hipotezlerin doğru görülenlerine nazariyye [teori] denir. Bir teori, az hipoteze dayanır ve ne kadar çok hâdise îzâh ederse, o derece mükemmeldir. Haldenenin sözü, nihâyet bir hipotezdir, teori olmakdan da, çok uzakdır. İnsanlar, bugünkü derecede kalmayıp, ilk canlıların ne sûretle yaratıldığı hakkında doğru bilgi edinilirse, İslâmiyyete zararlı değil, fâideli olur. Çünki, canlı ve cansız, herşey yok idi. Hepsi, sonradan yaratıldı. Bir âyet-i kerîmenin meâl-i şerîfi, (Herşeyi nasıl yaratdığımı arayın, işlerimdeki intizâmı, incelikleri görün! Böylece varlığıma, kudretimin, bilgimin sonsuzluğuna inanın!)dir. Evet, din düşmanları, ilk canlı, kendi kendine meydâna gelmiş dedikleri gibi, güneş sisteminin, yıldızların, çeşidli fizik, kimyâ ve bioloji hâdiselerinin de, hep kendiliklerinden olduğunu söylüyor. Ehl-i sünnet âlimleri, binlerle kitâblarında, bunlara, gerekli cevâbları verip, hepsini susdurmuşdur. Aldandıklarını vesîkalarla isbât etmişlerdir. Dînimiz, Âdem aleyhisselâmın balçıkdan yaratıldığını bildiriyor. Diğer hayvanların ve nebâtların ne sûretle yaratıldığını bildirmiyor ki, Haldene faraziyyesinin, dîne zararı dokunsun. İster o söylesin, isterse Darwin veyâ İbni Sînâ söylesin, herşeyi hareket etdiren, yapan, yaratan Allahü teâlâdır. Bütün enerji şeklleri, hep Onun kudretinin tezâhürüdür. Îmânı gideren; herhangi bir hâdisenin kendi kendine olduğuna inanmak ve hayvanların, tek hücrelilerden, yüksek yapılılara doğru, birbirlerine ve nihâyet insana döndüğünü söylemekdir ki, fen bunu göstermiyor ve fen adamları böyle söylemiyor.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.