369

Fekat ondan sonra, Pavlos hemen mevzû’ değişdirip, şerî’atin emrlerinin lüzûmsuzluğundan bahs etmeğe başlar. Üçüncü bâbında amelin, ibâdetin lüzûmsuzluğu husûsunda pek çok söz söyledikden sonra, kendisi Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atine temâmen uyduğunu ifâde eder. Nitekim, Resûllerin A’mâli kitâbının yirmibirinci bâbında, onyedinci âyetden i’tibâren şöyle yazılıdır: (Pavlos Yeruşalime gelip, şâkirdânı ile Ya’kûbun yanına girince, bütün ihtiyârlar hâzır idiler. Ve Pavlosa hitâben, kardeş îmân etmiş yehûdîlerden kaç bin kimse olduğunu görüyorsun. Bunların hepsi şerî’atin ya’nî Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atinin gayretini çekerler. Senin hakkında da, tâifelerin (putperest milletlerin) arasında bulunan bütün yehûdîlere çocuklarını sünnet etmemelerini, âdetlerine uymamalarını, hazret-i Mûsânın yolundan ayrılmalarını öğretiyorsun diye haber aldılar. Şimdi ne olacak? Zîrâ senin geldiğini işitirler. Şimdi bu bizim sana söylediğimizi yap, bizde nezr edilmiş olan dört kimse var, bunları alıp onlar ile berâber kendini temizleyip, başlarını tıraş etsinler diye onlar için masraf et, senin hakkında işitdikleri şeylerin aslı olmadığını sen kendin de şerî’ate uyarak göster ki, senin şerî’atin emr etdiği gibi hareket etdiğini hepsi anlasınlar.Îmân etmiş milletlere ise, putlara kurban olunandan ve kandan ve boğazı sıkılarak boğulmuşdan ve zinâdan kendilerini korumalarına karâr vererek yazdık, dediler. O zemân Pavlos, bu adamları alıp, ertesi gün onlarla berâber kendisini tathîr etdi ve onlardan her biri için kurban takdîm olununcaya kadar, tahâret günlerinin bitdiğini i’lân ederek ma’bede girdi.)

İşte görülüyor ki Pavlos, şerî’at ile beden temiz olmaz. Mesîh bizim için mel’ûn olmakla berâber, bizi şerî’atin emrlerinden kurtardı, deyip dururken, kendisi Ya’kûbun ve ihtiyârların nasîhatı ile amel ederek, şerî’ate uymak sûretiyle temizlenir ve ma’bede girer.

Pavlosun bu risâlesindeki âyetler bize hıristiyanlığın esrârından bir kaç ince mes’eleyi anlatıyor:

Birincisi: Pavlosun (sünnete ihtiyaç yokdur) dediği, Mesîhe îmân eden yehûdîler arasında yayıldı. Bu da yehûdîlerin, Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atinden ayrılmamak üzere, Îsâ aleyhisselâma îmân etdiklerinden, Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atinin değişdirilmesine râzı olmadıklarıdır.

İkincisi: O sırada şerî’atin devâm edip etmemesi, pek lüzûmlu görülmemişdir. Îsâ aleyhisselâmın havârîsinden olan zât, (Her ne şeklde olursa olsun, halkın toplanması îcâb eder) diyerek asl maksadının, her dürlü yollara başvurarak, halkı kendi dinlerinde toplamak olduğu anlaşılıyor.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.