415

Ehl-i sünneti, nasıl oluyor da, Ehl-i beyti sevmez sanıyorlar. Ehl-i beytin muhabbeti, onların îmânlarının temelidir. Son nefesde îmân ile gidebilmek için, onların sevgisini şart koymuş olduklarını yukarıda bildirmişdik.

İmâm-ı Rabbânî “radıyallahü anh” 2.ci cild, otuzaltıncı (36) mektûbda buyuruyor ki: Bu fakîrin babası, zâhir ve bâtın ilmlerinde [ya’nî kalb ilmlerinde] çok âlim idi. Her zemân Ehl-i beyti sevmeği tavsıye ve teşvîk buyururdu. Bu sevginin son nefesde îmânla gitmeğe çok yardımı vardır derdi. Vefât edecekleri zemân bu fakîr yanlarında idim. Son anlarında dünyâya şu’ûrları azaldıkda, kendilerine, her zemânki bu nasîhatlerini hâtırlatdım ve o sevginin nasıl te’sîr etdiğini sordum. O hâlde iken bile, Ehl-i beytin sevgisi deryâsında yüzüyorum buyurdular. Hemen Allahü teâlâya hamd ve senâ eyledim. Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermâyesidir. Âhıret kazançlarını, hep bu sermâye getirecekdir. Ehl-i sünneti tanımıyanlar, bu büyüklerin orta, âdil, hâlis sevgilerini bilmiyerek, ifrâtı seçerek, sevgide taşkınlık yaparak, orta ve âdil sevgiyi sevmemek sanıyor. Ehl-i sünnete hâricî damgasını basıyorlar. Bu zevallılar bilemiyorlar ki, aşırı ve taşkınca sevmek ile hiç sevmemek arasında, bir de insâflı, orta derecede sevgi vardır. Hakkın yeri de, her şeyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adâlet merkezi, Ehl-i sünnete nasîb olmuşdur. Allahü teâlâ, o büyüklerin çalışmalarını bol bol mükâfatlandırsın! Âmîn.

Ne kadar şaşılır ki, hâricîleri Ehl-i sünnet öldürmüşdü. Ehl-i beytin intikâmını onlardan Ehl-i sünnet almışdı. Ehl-i sünneti, yoksa şî’î mi sanıyorlar? Ehl-i beyti sevenlere şî’î mi diyorlar? Yine şaşılır ki, işlerine gelince, Ehl-i sünnete şî’î, işlerine gelmiyen yerlerde de, hâricî diyorlar. Ya’nî sevgide taşkınlık görmeyince hâricî, ba’zan da, hakîkî sevgiyi görerek, şî’î diyorlar. Ne kadar câhildirler ki, Ehl-i sünnet evliyâsından, Âl-i Muhammed “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sevgisini işitince, bunları şî’î zan ediyorlar. İkinci cihân harbinde Tahranda çıkmakda olan (İttilâ’ât-i Heftegî) ismindeki bir acem mecmû’ası da, böylece, Ehl-i sünnet âlimlerinden ve Evliyâsından çoğunun, hattâ Kâdirî olan Sa’diyyi Şîrâzînin “rahime-hullahü teâlâ” Ehl-i sünnet olmadığını isbâta kalkışarak, birçok hezeyânlar uyduruyordu. Tabi’î buna gülmekden başka cevâb verilememişdi. Hâlbuki, birçok yazılarında bildirdiği ve Şemseddîn Sâmî beğin (Kâmûsül a’lâm)da yazdığı gibi, kendisi Ehl-i sünnet evliyâsından şeyh Şihâbüddîn-i Sühreverdîden, bu da, Gavs-ı a’zam seyyid Abdülkâdir-i Geylânîden inâbet almışdı. Ya’nî, tesavvufu Ehl-i sünnet büyüklerinden edinmişdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.