401

Ben de, vallahi kalkmam, Allahü teâlâdan başkasına şükr etmem! Çünki, Rabbim benim için âyet-i kerîme indirdi, dedim. Sonra Resûlullahsallallahü aleyhi ve sellem”, Nûr sûresinin onbirinci âyetinden başlıyarak, on âyet-i kerîme okudu. Babam hemen kalkıp başımı öpdü.

Âişe “radıyallahü anhâ” hakkında bu âyet-i kerîme gelmeden önce, hazret-i Ebû Eyyûb Hâlidin zevcesi, (Âişe için ağızlarda dolaşan sözlere ne dersin?) diyerek, hazret-i Hâlidden sormuş. Hazret-i Hâlid de, (Allah için, bu sözler yalandır. Sen bana karşı böyle kötülük yapar mısın?) demiş. (Hâşâ yapmam) deyince, hazret-i Hâlid de, (Âişe, dîni bizden dahâ bütün iken, Resûlullaha karşı böyle şey yapmış olabilir mi? Biz böyle söylemedik. Bu sözler büyük iftirâdır) demiş. Hak teâlâ da, hazret-i Hâlidin tâm bu sözü gibi âyet-i kerîme göndermişdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hemen Eshâbını mescide topladı. Gelen âyet-i kerîmeleri okudu. Âyet-i kerîmenin bereketi ile, mü’minlerin kalblerindeki şübheler kalkdı. Mistah, hazret-i Ebû Bekrin akrabâsı idi. Fakîr idi. Hazret-i Ebû Bekr, onun geçinmesine yardım ederdi. Mistah, bu işte münâfıklarla bir olunca, ona yardım etmemeğe yemîn etdi. Bunun üzerine, Allahü teâlâ, Nûr sûresinin yirmiikinci âyetini gönderdi. Ebû Bekr-i Sıddîk, bu âyet-i kerîmeyi işitince, (Allahü teâlânın beni afv etmesini severim) dedi. Mistaha eskisi gibi yardım etdi. Hazret-i Âişenin “radıyallahü teâlâ anhâ” temiz olduğunu bildiren âyet-i kerîmeler gelince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bu sözleri söyliyenlere, (Kazf) haddi vurulmasını emr buyurdu. Dört kişiye seksen değnek vurdular. Birisi kadın idi ve Resûlullahın baldızı idi. (Me’âric) kitâbının yazısı temâm oldu.

Hazret-i Âişe için gelen onyedi âyet-i kerîmeden birincisinin tefsîrini (Mevâkib tefsîri) şöyle bildiriyor: (Âişe “radıyallahü anhâ”ya iftirâ edenler, sizden birkaç kişidir. Siz bu iftirâyı kendiniz için kötülük sanmayın! Bu sizin için hayrlıdır. [Bu iftirâ sebebi ile çok sevâb kazandınız. Onların yalanı meydâna çıkdığından, sizin şânınız, şerefiniz artdı. Âyet-i kerîme, sizin temiz olduğunuzu bildirdi.] O iftirâ edenlerden herbiri için kazandıkları günâh kadar cezâları vardır. Büyük iftirâ yaparak, çok çirkin şeyi söyliyenlere dünyâda ve âhıretde büyük azâb vardır). Bunlara had vuruldukdan sonra, Abdüllah bin Ebî, hakîr, zelîl oldu. Hassân, ölünceye kadar kör oldu. Mistahın eli çolak oldu. Onikinci âyet-i kerîmede meâlen, (Bu iftirâyı işitince, mü’min erkek ve kadınlar, kendi âilelerine iyi gözle bakmalı. Bu, meydânda bir yalan ve iftirâdır, demelidirler) ve ondokuzuncu âyet-i kerîmede meâlen, (Mü’minlerin kötü olarak anılmasını sevenlere, dünyâda ve âhıretde acı azâblar vardır) ve yirmialtıncı âyet-i kerîmede meâlen,(Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıkdır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır)buyurulmuşdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.