401

Selmân hazretleri, hicretin birinci senesinde müslimân olmuşdu.

Fârisî (Me’âricünnübüvve) kitâbının türkçe tercemesi olan (Altı-Parmak)da diyor ki, Resûlullah gazâya giderken, zevceleri arasında kur’a çekerdi. Hangisinin adı çıkarsa, Onu birlikde götürürdü. Hazret-i Âişe buyuruyor ki, (Kadınların örtünmesi için âyet gelmişdi. Bana bir çadır yapdılar. Çadırla deveye bindirirlerdi. Gazâdan dönüşde, Medîneye yakın konmuşduk. Seher vakti göç sesleri işitildi. Abdest bozmak için, askerden uzaklaşmışdım. Hemen geldim. Gerdanlığımı bulamadım. Geri gitdim. Aradım, buldum. Yerime gelince, askeri göremedim. Gitmişler. Beni çadırın içinde sanıp deveye yükletmişler. O zemân az yirdim. Za’îf idim. Ondört yaşında idim. Şaşırdım, kaldım. Beni bulamayınca ararlar diyerek, oturup bekledim. Uyumuşum. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Safvân bin Mu’attil Sülemînin arkadan gelmesini emr eylemişdi. Gelip beni uykuda görünce, bağırmış. Sesden uyandım. Onu görünce, yüzümü örtdüm. Devesini çökdürdü. Uzaklaşarak, (Deveye bin!) dedi. Bindim, Safvân yuları tutdu. Sıcak basınca, askere yetişdik. Önce münâfıklara rastladık. Çirkin şeyler söyleşdiler. Onları İbni Ebî Selûl kışkırtıyordu. Müslimânlardan Hassân bin Sâbit ve Mistah da onlara uymuşdu. Medîneye gelince, hasta oldum. İftirâ söylentileri heryere yayılmış. Benim haberim yokdu. Fekat, Resûlullah beni eskisi gibi aramıyor, hastalığımı yoklamıyordu. Sebebini anlıyamıyordum. Bir gece, Mistahın annesi ile halâya çıkdım. Etekleri ayağına sarılarak düşdü. Oğluna [Mistaha] la’net etdi. Niçin söğersin? dedim, söylemedi. Birkaç kerre sordum. Ey Âişe! Onun ne söylediklerini işitmedin mi? dedi. Sordum. İftirâ sözlerini bana anlatdı. Hastalığım hemen artdı. Ateşim yükseldi. Tepemden duman çıkdı zan etdim. Aklım gitdi. Düşdüm. Aklım başıma gelince, evime geldim. Babamın evine gitmek için, Resûlullahdan izn istedim. İzn verdi. Ne olduğunu öğrenmek istiyordum. Anneme sordum. Yavrum hiç üzülme! Senin işin kolaydır. Güzel olan ve zevci tarafından çok sevilen her kadın için böyle şeyler söylerler, dedi. Şaşırdım. Böyle sözler acabâ Resûlullahın mubârek kulağına da gitmiş midir? Babam da duymuş mudur diye üzüldüm. Çok ağladım. Babam başka odada Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Sesimi duymuş. Annemden sormuş. Annem de, dillerde dolaşan sözleri şimdi işitdi, demiş. Babam da ağladı. Sonra yanıma gelip, (Yavrum sabr et! Allahü teâlâdan ne âyet geleceğini bekliyelim) dedi. O gece, sabaha kadar uyumadım. Gözlerimin yaşı dinmedi).

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.