593

34 – Peygamberimiz, (Hak teâlâ hazretlerinin rahmeti o kul üzerinde olsun ki, ikindi nemâzının sünnetini terk etmez) ve (İkindi nemâzının sünnetini kılıp terk etmeyen kimsenin Cennete girmesine kefîlim) buyurdu. [Bu müjde, farz nemâzını kazâya bırakmıyanlar ve harâmdan sakınanlar içindir.]

35 – Akşam nemâzından sonra altı rek’at (Evvâbîn nemâzı)nı kılmayı da ihmâl etme!

Tenbîh: Yukarıdan beri, nemâzlar hakkında birçok fazîletler sayılmışdır. İnsanı bu fazîletlere kavuşduracak olan nemâz, bütün farzlarını, sünnetlerini, müstehab, vâcib ve bütün erkân ve şerâitini hâiz olan nemâzlardır. Ayrıca, nemâzın sevâblarına da kavuşmak için, Allah rızâsı için kılmağa niyyet etmek ve terk edilmiş nemâz borcu olmamak lâzımdır. Abdestli olduğunu zan ederek kıldığı nemâz sahîh olmaz ise de, niyyet etdiği için, sevâb verileceği (Eşbâh)ın otuzuncu sahîfesinde uzun yazılıdır.

36 -Sevâbı en çok ve birinci vazîfe olan nemâz, farzlardır. Sünnetler ve nâfile nemâzlar, farzların yanında büyük bir denize nazaran, bir damla kadar bile değildirler. Bir vakt farz nemâzı özrsüz kazâya kalan kimsenin hiçbir sünnet ve nâfilesi kabûl olmaz, ya’nî sahîh olsa ve niyyet etse bile, sevâb verilmez. Abdülkâdir-i Geylânî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz(Fütûhülgayb) kitâbında, (Farz nemâzı terk etmiş olan kimsenin, bunu kazâ etmeden önce, sünneti kılması ahmaklıkdır ve câhillikdir. Zîrâ bunun sünnetleri kabûl olmaz) diyor. Hanefî mezhebi âlimlerinden Abdülhak Dehlevî “rahime-hullahü teâlâ”, bu kitâbı şerh ederken, bunu bildiren hadîs-i şerîfi de uzun uzadıya yazıyor. Bu hadîs-i şerîf (Se’âdet-i Ebediyye) ilmihâl kitâbında ve (Zahîre-i Fıkh)da da vardır. O hâlde, her şeyden evvel kazâ nemâzlarını kılmalı, nemâz borçlarını ödemelidir ve sabâh nemâzının sünnetinden başka dört vakt nemâzın sünnetleri yerine de, tenbellikle kılınmamış nemâzlar bitinciye kadar kazâlarını kılmalıdır. Âlimlerin sözlerine âşinâ olmayan ve ilmden nasîbleri az olan ba’zı kimseler, sünnet yerine kazâ kılınmaz diyor ve kısa aklları ile sözlerini isbâta kalkışıyorlarsa da, iddi’âlarının temâmen indî olduğu ve hiçbir esâsa dayanmadığı, kitâblarını okuyan erbâb-ı vukûfa pek âşikârdır. Dört mezhebin inceliklerine vâkıf olan, derin âlim seyyid Abdülhakîm Efendi “rahime-hullahü teâlâ” (1281-1362 [m. 1943]) hazretleri bu husûsu İstanbul câmi’lerinde müslimânlara tekrâr tekrâr beyân buyurmuşlar ve yazmışlardır. 118.ci sahîfeye bakınız! Derin âlim, büyük velî Muhammed Ma’sûm Serhendî, ikinci cildin 63. cü mektûbunda buyuruyor ki, (Sünnetler yerine kazâ kılmalıdır. Sünnet sevâbı da hâsıl olur.)

(Se’âdet-i Ebediyye) 276.cı sahîfede diyor ki, (Bir farz nemâzı özrsüz kazâya bırakmak, ekber-i kebâirdir. Bu günâh, her nemâzı kılacak kadar boş zemân geçince, bir misli artmakdadır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.