593

BİRİNCİ CİLD, 182. ci MEKTÛB

Sebeblere yapışmak lâzımdır. Bu ise, tevekküle muhâlif değildir. Sebeblerin te’sîr etmesinin Allahü teâlâdan olduğunu bilen ve te’sîri Allahü teâlâdan bekleyen ve te’sîri tecribe edilmiş fâideli sebebleri kullanan kimse, Allahü teâlâya tevekkül etmiş, yalnız Ona güvenmiş olur.  Te’sîr etmiyen, hayalî sebebleri kullanmak, tevekkül olmaz. Te’sîri çok görülmüş olan fâideli sebebleri kullanmak lâzımdır. Ateş yakar. Fekat, ateşe yakmak kuvvetini veren, Allahü teâlâdır. Aç olan, birşey yir. Bu şeye doyurma kuvvetini veren Odur. Lâzım olduğu zemân, böyle fâideli sebebleri kullanmadığı için zarar gören kimse, Allaha âsî olur. Sebebler üçe ayrılır: Hayâlî sebebleri terk etmek, tecribe edilmiş fâideli sebebleri kullanmak vâcibdir. Şübheli olanlar, ba’zan kullanılır. Allahü teâlâ, meşveret etmeği, bilenlere danışmağı emr etdi. Meşveret de, sebebe yapışmakdır. Meşveretden sonra tevekkülü emr eyledi. Âhiret işlerinde tevekkül olmaz. Bunlarda çalışmak emr olundu. Burada, azâbından korkmak ve merhametinden ümmîdli olmak lâzımdır. Allahü teâlânın keremine, ihsânına güvenmeli ve emr olunan ibâdetleri yapmalıdır. İslâmiyyete uymamız, ya’nî emr edilenleri yapmamız ve yasak edilenlerden sakınmamız vazîfemizdir. (Tevekkül) budur ve kulluk böyle olur. Din bilgilerini ve fen bilgilerini öğrenmek ve cihâd yapmak için en yeni silâhları yapmamız ve bunun için hükûmete yardım etmemiz de ibâdetdir.

Başkalarının düşüncelerini keşf etmek, gaybdan haber vermek, düâlarının kabûl olması ve hârikalar, kerâmetler göstermek, Allahü teâlânın sevgisini göstermez. Bunlar kâfirlerde de bulunur. Onlara (İstidrâc) olarak verilir. Bunlar, riyâzet, sıkıntı çekenlerde hâsıl olduğu gibi, riyâzet çekmiyenlere de verilebilir. Velînin de, riyâzet çekmesi ve kerâmet göstermesi şart değildir. Büyük velî Şihâbüddîn Sühreverdî[1], bunları (Avârif) kitâbında uzun yazmakdadır.

Az yimek, az uyumak iyidir. Fekat, ibâdet yapmağa mâni’ olacak ve aklı, dimâğı sarsacak ve hayâllere sebeb olacak kadar az olmamalıdır. Riyâzetden, sıkıntıdan sünnete uygun olanları mubârekdir. Papazların yapdıkları gibi, zararlı olmamalıdır. Evliyânın keşflerini hayâl sanmamalıdır. Bunlar, Allahü teâlânın kalbe ilhâm etdiği bilgilerdir. Câhil tarîkatcıların hayâllerine keşf denmez. Bunlara i’timâd edilmez. Evet, ilhâm olunan bilgileri anlamakda, vehmin ve hayâlin fâidesi vardır. Vehm, Allahü teâlâ ile kullar arasındaki elli bin senelik yolu bir anda gider. Hayâl de, kalbe gelen hâlleri ve gaybdeki işlere ve rûhlardan gelen ilmlere, şekl vererek, bilinenlere benzeterek anlaşılmalarını kolaylaşdırır.

Ba’zı düâlar ile tayy-ı mekân olunur [az zemânda çok uzaklara gidilir] diyorlar.

[1] Ebû Hafs Şihâbüddîn Ömer Sühreverdî, 632 [m. 1234] de Bağdâdda vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.