384

İnsanlar Âdem aleyhisselâma derler ki, (Yâ Âdem “aleyhisselâm”! Sen azîz ve şerîf bir Peygambersin ki, Allahü teâlâ seni yaratdı. Melekleri sana secde etdirdi. Sana kendi rûhundan üfledi. Kazâ ve hesâba başlaması için bize şefâ’at eyle ki, Allahü teâlâ ne murâd ederse, onunla mahkûm olalım. Ve nereye emr ederse, herkes oraya gitsin. Herşeyin hâkimi ve mâliki olan Allahü teâlâ, mahlûklarına dilediğini yapsın) diye yalvarırlar.

Âdem aleyhisselâm buyurur ki: (Ben Allahü teâlânın yasak etdiği ağacın meyvesinden yidim. Bu zemânda Allahü teâlâdan utanırım. Fekat siz, Resûllerin ilki olan Nûh aleyhisselâma gidiniz). Bunun üzerine bin sene aralarında meşveret ederek dururlar.

Sonra Nûh aleyhisselâma giderler de: (Sen Resûllerin ilkisin. Hiç dayanılmayacak bir hâldeyiz. Bizim muhâkememizin çabuk yapılması için bize şefâ’at eyle! Şu mahşer cezâsından kurtulalım) diye yalvarırlar. Nûh aleyhisselâm onlara cevâb olarak: (Ben Allahü teâlâya düâ eyledim. Yeryüzünde ne kadar insan varsa, o düâ sebebiyle boğuldu. Bunun için, Allahü teâlâdan utanırım. Fekat siz, İbrâhîm aleyhisselâma gidiniz ki, o Halîlullahdır. Allahü teâlâ Hac sûresinin son âyetinde meâlen, (İbrâhîm “aleyhisselâm” siz dünyâya gelmezden evvel, size müslimân diye ism verdi) buyurdu. Belki o size şefâ’at eder) der.

Yine evvelki gibi aralarında bin sene dahâ konuşurlar. Sonra, İbrâhîm aleyhisselâma gelirler. (Ey müslimânların babası! Sen o zâtsın ki, Allahü teâlâ, seni kendine halîl, dost eyledi. Bize şefâ’at eyle! Allahü teâlâ, mahlûkat arasında, hükmünü versin) derler. İbrâhîm aleyhisselâm onlara: (Ben dünyâda üç kerre kinâye söyledim. Bunları söyliyerek din yolunda mücâdele etdim. Şimdi Allahü teâlâdan bu makâmda şefâ’at izni istemekden utanırım. Siz Mûsâ aleyhisselâma gidiniz. Zîrâ, Allahü teâlâ onunla konuşdu ve kendisine ma’nevî yakınlık gösterdi. O, sizin için şefâ’at eder) buyurur. Bunun üzerine yine bin sene durarak birbirleriyle istişâre ederler. Fekat bu zemânda hâlleri gâyet güçleşir. Mahşer yeri ise, çok daralır. Sonra Mûsâ aleyhisselâma gelip, derler ki: (Yâ ibni İmrân! Sen o zâtsın ki, Allahü teâlâ seninle konuşdu. Sana Tevrâtı indirdi. Hesâbın başlaması için bize şefâ’at eyle! Zîrâ burada durmamız çok uzadı. İzdihâm pek ziyâdeleşdi. Ayaklar birbirleri üzerine birikdi). Mûsâ aleyhisselâm onlara der ki: (Ben, Allahü teâlâya, âl-i Fir’avnın senelerce hoşlanmıyacakları şeylerle cezâlandırılması için düâ etdim. Sonra gelenlere ibret olmalarını ricâ eyledim. Şimdi şefâ’at etmeğe utanırım. Fekat, Cenâb-ı Hak rahmet, mağfiret sâhibidir. Siz Îsâ aleyhisselâma gidiniz.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.