384

Bundan sonra, Dâvüd aleyhisselâma: (Sen de yâ Dâvüd, git seni de mağfiret etdim)buyurur.[1]

Bundan sonra Dâvüd aleyhisselâma: (Minberine dön, Zebûrun devâmını oku) buyurur. O da, Allahü teâlânın emrini yerine getirir. Bu zemânda, Benî İsrâîle iki kısm olmaları emr olunur. Bir kısmı, mü’minler ile, bir kısmı da, kâfirler ile berâber olur.

Bundan sonra, bir ses işitilir ki: (Îsâaleyhisselâm” nerededir?) der. Îsâ aleyhisselâm getirilir. Allahü teâlâ ona hitâben Mâide sûresinin yüzondokuzuncu âyet-i kerîmesinin meâl-i şerîfi olan, (Yâ Îsâ! Sen insânlara Allahdan başka beni ve annemi ilâh edininiz dedin mi?) buyurur.

Îsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya hamd eder ve çok senâlar eder. Sonra meâl-i şerîfi, (Yâ Rabbî! Seni noksan sıfatlardan tenzîh ve takdîs ederim ki, hakkım olmıyan şeyi benim için söylemek olmadı. Eğer ben onu söyledimse, hakîkaten Sen onu bilirsin. Yâ Rabbî! Sen benim nefsimde olanı bilirsin. Ben Senin zâtında olanı bilmem. Yâ Rabbî! Sen gâibleri bilensin) olan Mâide sûresinin yüzonaltıncı âyet-i kerîmesi ile cevâb verir.

Bunun üzerine cenâb-ı Hak, cemâl sıfâtını gösterir ve meâl-i şerîfi, (Bu zemân, sâdıklara sıdkının menfe’at vereceği zemândır) olan Mâide sûresi yüzondokuzuncu âyet-i kerîmesini buyurur ve (Yâ Îsâ! Sen doğru söyledin. Minberine git! Sana Cebrâîlin teblîg etdiği İncîli tilâvet eyle) der. Îsâ aleyhisselâm, (Evet Yâ Rabbî) der. Sonra tilâvete başlar. Tilâvetin te’sîrinden herkesin başı yukarı kalkar. Zîrâ, Îsâ aleyhisselâm rivâyet cihetinden insanların en ziyâde hakîmidir. Okumada, o kadar tâzelik ve nezâket gösterir ki, hıristiyanlar, ruhbânlar, kendilerini, İncîlden hiçbir âyet bilmiyorlarmış zannederler.

Bundan sonra, nasârâ da, iki kısm olurlar. Bozuk olanları, ya’nî hıristiyanlar kâfirlerle, bozulmamış olan mü’minleri, mü’minlerle haşr olunur.

Bundan sonra, bir nidâ işitilir ki, (Muhammed “aleyhisselâm” nerededir?) Peygamberimiz “aleyhisselâm” gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki: (Yâ Muhammed! Cibrîl, sana Kur’ân-ı kerîmi teblîg etdim diyor). O da: (Evet yâ Rabbî) der. Cenâb-ı Hak: (Yâ Muhammed, minberine çık ve Kur’ân-ı kerîmi kırâet et) buyurur.

[1] Bu kıssa, Mevâhib tefsîrinde, Sâd sûresi yirmiüçüncü âyetinde dahâ geniş yazılıdır. Peygamberler en küçük bir günâh işlemez ve günâhı işlemek, hâtırlarına bile gelmez. Bu tefsîrden okuyunca, hakîkat iyi anlaşılır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.