418

Mahlûkları halk buyurup [mahlûkâtı yaratıp], kendi kemâlât-i vücûd ve tevâbi’-i vücûdundan, ya’nî diğer sıfât-i kemâl onlara bahş eyledi. Lâkin ondan bir parça ayrı olup, kullara ulaşmak, çırayı çıradan yakmak gibi iktibâs değil idi ki, böyle olmak noksanlık işâretidir. Allahü teâlâ, böyle olmakdan çok yücedir. Yaratmakdan maksad, onlara ni’met ve ihsânlar vermekdir. Yoksa onların vesîlesi ile [onlara ihtiyâcı olduğundan değil] ismlerin kâmil ve sıfâtlarının tekmil olması için değil. Hâşâ ve kellâ. Esmâ ve sıfâtı hadd-i zâtında kâmillerdir. Hiç zuhûr ve mazhara ihtiyâcları yokdur. O hazret-i celle şânühûda cümle kemâl fi’len hâsıldır. Bir kuvvete bağlı değildir ki, onun meydâna gelmesi bir emre (işe) bağlı olsun. Eğer şühûd ve müşâhede ise, o hazretde kendinden kendinedir. [Yine nasıl olduğu bilinemez.] Ve eğer ilm ve ma’lûm ise dahî, kendi bilir ve kendine ma’lûmdur. Ve bunun gibi işitmesi ve konuşması kendindendir. Bütün kemâlât, o yerde [bu husûsda] mufassal ve meydâna çıkmışlardır. Lâkin ünvân-ı bîçûnî iledir [ötelerin ötesi ünvânı iledir]. Çûn için bîçûne rah yokdur. [Bilinenden bilinmiyene yol yokdur.] Mahlûkât nedir ki, Hak sübhânehu ve teâlânın kemâlâtının aynası olalar. Ve âlem nedir ki, o cemâlin tafsîli ola. O hazret-i celle şânühûda, ayni icmâlde tafsîl ve ayni dıykda [darlıkda] vüs’at vardır. Ve çünki tafsîl ve vüs’at o makâmda bîçunîdir. Zan olunur ki, icmâle tafsîl lâzım ola ki, âlemin yaratılmasına bağlıdır. Ve o icmâlin temâmı, bu tafsîl ile ola. Ve hak olan odur ki, o yerde [bu husûsda] hem icmâl vardır, hem tafsîl vardır. “VALLAHÜ VÂSİ’UN ALÎM.” [(Allahü teâlânın fadlı genişdir. Fakîre genişlik verir ve onu zengin eder. Mülke lâyık olanı bilir.) Bekara sûresi 247. Âyet-i kerîmesinin meâli.] Ma’lûm ola ki, bu âlemin yaratılması, bir mertebede vâki’ olmuşdur ki, onun o mertebeyi mukaddeseye hiç müzâhemesi ve müdafe’ası yokdur. [Ol demiş, var olmuşdur.] Herhangi bir mevcûdun varlığı, her ne kadar, diğer bir şeyin varlığının tahdîdini iktizâ eder, amma o kâide bu makâmda geçerli değildir ki [Allahü teâlânın yaratmasında böyle birşey yokdur], âlemin varlığı, Allahü teâlânın varlığına hiç tahdîd ve nihâyet peydâ eylememişdir. Ve hiç nisbet ve cihet isbât eylememişdir. Aynada görünen sûret gibidir ki, bu sûretin varlığı vehm mertebesindedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.