1249

Çünki, rehn alınırken, bunu kullanmağı şart etmek, rehnde fâiz olur.

29 — Birşeyi ucuz satın almak veyâ ona pahâlı satmak şartı ile ödünc vermek fâiz olur.

30 — Mahsûlün yarıdan fazlasına ortak olmak şartı ile, köylüye para veyâ tohm veyâ toprak verip onu çalışdırmak veyâ ona ödünc vererek tarlasını alıp işletip, mahsûlün yarıdan azını ona bırakmak fâiz olur. Çünki, kirâ mikdârının belli olması ve ödünc verilen malın aynı mikdârda benzerinin ödenmesi lâzımdır.

31 — Az ücretle çalışdırmak, ondan hediyye almak, ziyâfet istemek üzere ödünc vermek fâiz olur.

32 — Birşeyi, aldatarak pahâlı satmak veyâ ucuz almak da fâiz olur. [Gaben-i fâhişe bakınız!].

33 — Satılan şeyin aybını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak fâiz olur.

34 — Libya büyük müftîsi şeyh Tâhir-uz-Zâvî, fetvâsında diyor ki: (Hükûmet, me’mûrlara ödünc mesken parası vererek, yüzde dört fazlası ile aylıklarından kesiyor. Bu, % 4 fazla aldığı, fâiz olur. Harâm olur. Müslimân olan hükûmetin bunu alması, vatandaşların da vermeleri harâmdır. Bu ödünc paranın, fâizsiz olarak, Allah rızâsı için verilmesi lâzımdır). Bu fetvâ, Libyada çıkan 1973 Nisan târîhli (Hedy-ül-islâmî) mecmû’ası sonunda yazılıdır. Yâhud, oturacak evi olmıyan, mesken parası almak için, bütün mu’âmeleleri yapdıkdan sonra, parayı alırken (Vekîliniz olarak, bu para ile ev yapdırmağı kabûl etdim) demeli. Parayı veren (Ben de kabûl etdim) demeli. Tapuyu alırken (Her ay …… lira ödemek üzere …… liraya bu evi satın aldım) demeli. Tapuyu veren de (Bu evi sana satdım) demelidir. Böylece halâl olur.

(Dâr-ül-harb)de, ya’nî ahkâm-ı islâmiyyenin tatbîk edilmediği İtalya, Fransa gibi putlara tapınılan yerlerde, müslimânın, kâfirlere ödünc vererek, onlardan fâiz almasının câiz olduğu bütün kitâblarda, fâiz bahsinin sonunda yazılıdır. Meselâ:

İbni Âbidîn diyor ki, (Dâr-ül-harbde, kâfirlerin mallarını fâiz, kumar, fâsid bey’ ile almak halâldir. Bu yollarla müslimânın zarar etmesi halâl değildir).

(Mültekâ) kitâbında, (İmâm-ı a’zam ile imâmMuhammed “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ” buyurdu ki, Dâr-ül-harbde, müslimân ile kâfir arasında fâiz olmaz). (Mecmâ’ul-enhür)de diyor ki, (Hadîs-i şerîfde, (Dâr-ül-harbde, müslimân ile kâfir arasında fâiz yokdur) buyuruldu. Orada, onların malını almak mubâhdır. Gönül rızâsı ile, gadr yapmadan almak câizdir. Diğer üç mezhebde hiç câiz değildir).

(Dürer ve Gurer) kitâbında da bu hadîs-i şerîf yazılarak, Dâr-ül-harbde bir müslimânın fâiz ile ve fâsid bey’ ile [meselâ ikrâmiyyeli, piyangolu satış yaparak] kâfirden ve orada müslimân olandan mal çekmesi câizdir. Çünki, onların malını rızâları ile almak mubâhdır diyor. Fekat, mallarına saldırmak, zorla almak câiz değildir diyor. Şernblâlî, bunu açıklarken, (Kumar ile alması da câizdir) diyor. (Kudûrî), (Cevhere), (Vikâye), (Dürr-ül-muhtâr) ve (Redd-ül-muhtâr)da ve (Fetâvâyı Hindiyye)de de böyle yazılıdır. (Dâr-ül-harb)de bulunan müslimânların birbirleri ile ve zimmî kâfir ile yapdıkları sözleşmelerin ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olması lâzımdır.

Kâdî zâde, (Feth-ul-kadîr) tekmilesinde yukarıdaki hadîs-i şerîfi açıklarken diyor ki: (Hicretden önce Kureyş müşrikleri, ehl-i kitâb olan rumların acem kâfirlerine yenilmelerine sevinmişlerdi. Rum sûresi nâzil olup, acemlerin az zemân sonra yenilecekleri bildirilince, Ebû Bekr-i Sıddîk, Kureyş kâfirleri ile sözleşme yapdı. Acemler yenildi. Ebû Bekr-i Sıddîk da sözleşilen develeri Kureyş kâfirlerinden aldı. Bu sözleşme kumar idi. Mekke şehri de, müşrik memleketi idi. Resûlullah, bu kumar sözleşmesine ve şart edilen develerin kâfirlerden alınmasına izn verdi).

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.