415

Abbâsîler zemânında, halîfe olacaklar arasında ictihâd edebilecek âlim kimseler bulunmayıp, dünyâ menfe’atleri için halîfe olmağa uğraşdıklarından, o zemânın târîhcileri, Eshâb-ı kirâm arasındaki vak’aları da, Abbâsî halîfelerinin hâline benzeterek yazdı. Emevî halîfelerine de iftirâlar yapdılar. Bunları lekelediler, kötü tanıtdılar.

Bunlar, gâliba Ehl-i beyt-i nebevîyi “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” kendileri gibi sanıyor. Onları da, hazret-i Ebû Bekr ile Ömere “radıyallahü anhümâ” düşman biliyor. Onları da, kendileri gibi, iki yüzlü, münâfık hayâl ediyorlar. Hazret-i Alînin “radıyallahü anh”, üç halîfe ile meşhûr olan dostluğunun siyâsî ve gösteriş olduğunu ve onlara, haklı bilerek, kalbinden gelerek değil de, münâfıklıkla, hürmet ve sevgi gösterdiğini zan ediyorlar. Ne kadar şaşılacak şeydir. Bunlar, Ehl-i beyti, eğer, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” sevdikleri için seviyorsa, Onun düşmanlarına da, düşmanlık etmeleri lâzım gelirdi. Onun düşmanlarına, Ehl-i beytin düşmanlarından dahâ çok söğüp, la’net etmeleri îcâb ederdi. Bunlardan hiçbirinin, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” en büyük düşmanı olan ve mubârek vücûdüne ve nâzik rûhuna eziyyet ve işkenceler yapan Ebû Cehle la’net etdikleri, söğdükleri görülmemişdir. Fekat, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” en çok sevdiği Ebû Bekri “radıyallahü anh”, Ehl-i beytin düşmanı sanarak, âyet-i kerime ile ve hadîs-i şerîfler ile medh edilmiş olan bu büyük zâta la’net etmekden, çirkin şeyler söylemekden çekinmiyorlar. Bu nasıl müslimânlıkdır? Allah göstermesin, hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin “radıyallahü anhümâ” Ehl-i beyte düşman olacakları düşünülebilir mi? Bu insâfsızlar, keşki Ehl-i beytin düşmanlarına la’net etselerdi de, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” büyüklerinin ismlerini karışdırmasalardı ve din büyüklerini kötülemeselerdi, Ehl-i sünnetden ayrılıkları kalmazdı. Çünki, Ehl-i sünnet de, Ehl-i beytin düşmanlarına düşmandır. Onların kötü ve alçak olduklarını söylemekdedir. Ehl-i sünnetin iyiliğinden biri de şudur ki, belki müslimân olmuşdur, tevbe etmişdir diye, hiçbir kâfire ve hiçbir alçağa ism söyliyerek la’net etmeğe izn vermemişler, kâfirlere toptan la’nete müsâ’ade etmişlerdir. Son nefesde, Allah korusun, îmânsız giden belli kâfirlere la’net etmişlerdir. Bunlar ise, hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömere “radıyallahü anhümâ” utanmadan, sıkılmadan la’net ediyor. Eshâb-ı kirâmın büyüklerine dil uzatıyorlar. Allahü teâlâ, kendilerine doğru yolu göstersin!

Ehl-i sünnet, iki mühim noktada, bunlardan ayrılmakdadır:

1 — Birincisi şudur ki, Ehl-i sünnet, dört halîfenin de hilâfetinin doğru olduğunu, dördünün de, halîfe olduğunu söylüyor.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.