481

Körpe dimağlar, bu yalanları, ilmden ve fenden ayıramıyor. Bunları da, doğru sanarak aldanıyor. Bu, din, îmân, nâmûs hırsızlarının tuzağına düşen temiz çocuklara, islâm düşmanlarının gazeteleri, mecmû’aları, romanları okutularak ahlâkları bozuluyor ve îmânları sarsılıyor. Bugün komünist memleketlerde, ve ingiliz programlarının tatbik edildiği islâm memleketlerinde gençler böyle aldatılmakda, dinleri, îmânları çalınmakdadır.

Bu reformcunun da, baba ocağından temiz bir islâm terbiyesi aldığı, sonra mektebde islâm düşmanı, seciyyesiz bir mason öğretmenin pençesine düşerek zehrlenmiş, aldatılmış olduğu, yazılarından anlaşılmakdadır. Göklerin üst üste tavanlardan yapıldığını işitince, bir apartman gibi, katkat olduklarını sanmış. Kendi bozuk anlayışını, islâmiyyete yüklemekde, bu yoldan da saldırmakdadır. Hâlbuki islâmiyyet onların sonsuz dedikleri ve herbiri birer güneş olan milyonlarca yıldızla dolu bu boşluğun, henüz birinci semâ olduğunu bildiriyor. Bu sonsuz zan etdikleri birinci gök, ikinci gök yanında okyanus yanındaki bir damla su gibi kalmakdadır. Yedi gökden herbiri de, bir öncekinden hep böyle büyükdürler. Fen adamları, islâmın bu bilgisine karşı gelmek şöyle dursun, hayran kalmakdadır. Zevallı reformcu, yer küresini ahırda gördüğü öküzlerden birinin boynuzu üstünde sanıyor. Kâmûsda, Sevr kelimesinde yazılı, öküz şeklinde dizilmiş yıldız kümelerinden haberi olsaydı, Allahın Resûlüne böyle dil uzatamazdı. Bu hadîs-i şerîf söylendiği senelerde, o burcun, güneşden, yer küremize uzatıldığı düşünülen bir doğrunun uzantısı üzerinde bulunduğu, bugün hesâb edilmekdedir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek kılıncını uzatıp, (Rabbim, benim rızkımı, kılıncımın ucunda yaratdı) buyurdu. Ya’nî kâfirlerle cihâd ederim. Alınan ganîmet malından, payıma düşenle geçinirim buyurdu. Orada bulunanlardan bir köylü, benim dünyâlığım nerededir? dedikde, (Dünyân, öküzün boynuzu üzerindedir) buyurdu. Ya’nî öküzünle tarlanı sürer, rızkını kazanırsın, dedi. Dünyâ kelimesi ismdir. Bu kelimeden türeyen masdarlardan biri, İdnâ kelimesidir. Bu masdarın, geçinmek demek olduğu Kâmûsda yazılı. O zemân, sapanın ipini öküzün boynuzlarına bağlarlardı. Boynuzu işe yaradığı için, böyle buyurdu. Köylünün çalışıp, tarlasını sürmesini işâret eyledi. Bu hadîs-i şerîfin başka çeşidli ma’nâları da olabilir! Kısa görüşümüze, sınırlı bilgimize göre tasarlıyarak, inanmamak, hattâ şübhe etmek felâketine düşmemeliyiz!

Dinde reformcular, hemen bütün yazılarında ferdleri birleşdirmek ve kalkındırmak için, din bağı yerine milliyyet bağının getirilmesini istemekdedirler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.