481

(Mir’ât-ı Medîne) kitâbının yüzaltıncı sahîfesinden başlıyarak diyor ki: Hadîs âlimlerinden İbni Huzeyme ve Dâr-ı Kutnî ve Taberânînin, Abdüllah bin Ömerden bildirdikleri sahîh hadîsde, (Kabrimi ziyâret edene şefâ’atim vâcib oldu)buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, imâm-ı Münâvînin (Künûz-üd-dekâık) kitâbında da vardır. Ayrıca, İbni Hibbânın haber verdiği (Vefâtımdan sonra kabrimi ziyâret eden, hayâtımda ziyâret etmiş gibidir) hadîs-i şerîfini ve Taberânînin bildirdiği(Kabrimi ziyâret edene şefâ’at edeceğim) hadîs-i şerîfini yazmakdadır. İmâm-ı Bezzârın Abdüllah ibni Ömerden haber verdiği (Kabrimi ziyâret edene şefâ’atim halâl oldu) hadîs-i şerîfi ve Müslim-i şerîfde, Abdüllah ibni Ömerin bildirdiği, (Beni ziyâret için Medîne-i münevvereye gelenlere, kıyâmet günü şefâ’at etmekliğim hak oldu) merfû’ hadîs-i şerîfini her müslimân bilmekdedir.

Taberânînin ve Dâr-ı Kutnînin ve İbnül-Cevzînin haber verdikleri (Hac eden, sonra kabrimi ziyâret eden, beni sağ iken ziyâret etmiş gibi olur) hadîs-i şerîfi büyük müjdedir. Dâr-ı Kutnînin bildirdiği (Hac eden kimse, beni ziyâret etmezse, beni üzmüş olur) hadîs-i şerîfi, hac edip de, özrü olmadığı hâlde, Kabr-i se’âdeti ziyâret etmiyenleri bildirmekdedir.

Medîne-i münevvere islâm üniversitesi rektörü Abdül’azîz, (Tahkîk ve îzâh)ismindeki kitâbında, ziyâret etmeği teşvîk eden yukarıdaki hadîs-i şerîflerin hiçbirinin senedi, delîli olmadığını yazıyor. Hepsinin mevdû’ olduğunu şeyhul-islâm İbni Teymiyye bildirdi diyor. Hâlbuki Zerkânînin (Mevâhib) şerhinin sekizinci cildinde ve Semhûdînin (Vefâ-ül-vefâ)sının dördüncü cildi sonunda bu hadîs-i şerîflerin kaynakları, uzun yazılı olup, hasen hadîs oldukları bildirilmiş, İbni Teymiyyenin bu sözü mevdû’dur denilmişdir. Medîne üniversitesinin, vehhâbî olan rektörü ve hocaları, böylece Ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarına gölge düşürmeğe çalışmakda, kendi inançlarını, kitâbları ile dünyâya yaymakdadırlar. Dünyâdaki bütün milletleri, ya’nî hem müslimânları, hem de başkalarını aldatmak, kendilerini hakîkî müslimân tanıtmak için, yeni bir siyâset kullanıyorlar: (Râbıtat-ül-âlem il-islâm) isminde bir İslâm merkezi kurdular. Her memleketdeki müslimânlar arasından, câhil, kirâlık din adamlarını seçerek, burada topladılar. Herbirine yüzlerce altın ma’âş veriyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından haberi olmıyan, bu câhil din adamlarını kukla gibi kullanıyorlar. Kendi inançlarını bu merkezlerden bütün dünyâya yayarak, bunlara(Dünyâ İslâm Birliği)nin fetvâları diyorlar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.